Sıradan insanların yaşam öykülerinin anlatıldığı anı kitaplarına bayılıyorum. İçlerinden insanın içine işleyen, burnunun direğini sızlatan hikayeler fışkırıyor. Selçuk Erez de sağ olsun bunlardan birini kaleme dökmüş.
Garo Sarıyerli bir Ermeni. Annesi ölünce yapayanlız kalmış. Bir deniz sevdalısı. Yalnızlığını alkolle boğmaya çalışmış, olmamış. Hep bir mucizenin hayatına gireceği beklentisiyle ömrü denizlerde, sandal köşelerinde yatarak geçmiş. Beklemediği bir anda mucizesine kavuşmuş bir insan.
Eline sağlik Selçuk Erez.
Okuyun. Pişman olmazsınız.
Bir şey düşünmek istemezcesine sanki az otursa , bir sigara tellendirse aklına düşünmek istemediği bir şeyler gelmesinden korkar gibi, habire çalışıyordu Garo.