Gaspıralı İsmail

Necip Hablemitoğlu
"Hakim bir milletin; mahkûm düşmesi, mahkûm bir milletin yok olması, mektepsizlikten ileri gelir"
Sayfa 76 - Bir Harf YayınlarıKitabı okudu
Ey aziz kardeşler! Satmak kolay, almak güçtür ; gitmek kolay, dönmek güçtür. Yıkılmak, düşmek kolay, kalkmak güçtür. "
Reklam
..tabiat kanunlarına göre "sen-ben" kavgasından düşen milletler mahvolacaktır
Gaspıralı İsmail Bey, Türk Milletinin boylarını birbirine bağlayan en önemli unsurun; "DİL" olduğu görüşündeydi. Türk dünyasında konuşulan büyük, küçük birçok lehçelerden öyle bir ortak lehçe seçilmeliydi ki, Tuna boylarında yaşayan bir Türk'le, Doğu Türkistanlı bir Türk rahatlıkla konuşup anlaşabilmeliydi. Bazı Türk lehçeleri vardı ki, (Yakutça ve Çuvaşça) gibi bunlar müstakil bir dile gitmekteydi. Aynı şekilde "DİL BÜTÜNLÜĞÜ" parçalanan milletlerin de akıbeti parçalanmak ve yok olmaktı. Bu gerçeği gören Gaspıralı İsmail Bey, Türk lehçeleri arasında yaratılmaya çalışılan uçurumu kapatmak gayesi ile bütün faaliyet hayatının en önemli kısmını "Dilde Birlik" idesinin tahakkukuna hasretmiştir.
Sayfa 45 - Bir Harf YayınlarıKitabı okudu
Ruslar..
Kısaca "Parçala Yut" şeklinde sembolize edilebilen bu siyaset neticesi, Türk Milletinden yüzlerce halk (!) türetildi. Türk milleti; "Kazak, Azeri, Türkmen, Başkırt, Tatar, Kırgız, Tacik, Yakut, Özbek, Karakalpak vs..." adlarını taşıyan halklara (!) dönüştürüldüler.
Reklam
İlminski'ye göre: Arap alfabesi kullanılırken Türk lehçeleri arasındaki ayrılık göze çarpmıyordu. Bu bakımdan Arap alfabesi birleştirici bir özelliği sahipti. Halbuki Rus alfabesi fonotik yazıya yakın olduğundan en küçük ayrılıkları dahi göstermekteydi. Bu noktadan hareketle Türk dili mümkün olduğu kadar küçük lehçelere bölünmeli, bu küçük lehçelere de Rusça kelime ve dil kuralları sokularak bunların birer bağımsız dil haline gelmeleri sağlanmalıydı. Böylece Rusya'da yaşayan Türkler'in Rus kültürünün potasında kolayca eriyerek, Ruslaşmaları mümkün olabilecekti.
Milliyet fikrini kaybeden halklar diğerlerinin avı olacaktır.
Reklam
XIX. yüzyıl.
Sibirya'nın uçsuz bucaksız buzlu çöllerinde kökleri ile sökülen bir ağaç gibi terkedilmiş, ölüme mahkûm yüz binlerce Türk...
"Satmak kolay, almak güçtür; gitmek kolay, dönmek güçtür. Yıkılmak, düşmek kolay, kalkmak güçtür."
Böyle devam ederse tabiat kanunlarına göre "sen-ben" kavgasından düşen milletler mahvolacaktır, başlıca milletler tarafından yutulacaktır.
Gaflet sahrasında serpilip kalmış koca bir milleti ayağa nasıl kaldırmalı?
Resim