Gayrimeşru İstanbul

Uğur Aktaş

Öne Çıkan Gayrimeşru İstanbul Gönderileri

Öne Çıkan Gayrimeşru İstanbul kitaplarını, öne çıkan Gayrimeşru İstanbul sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Gayrimeşru İstanbul yazarlarını, öne çıkan Gayrimeşru İstanbul yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Osmanlı’da çıplak kartpostal satışı;
Louis-Jacques-Mandé, 1800'lerin başında dünyanın ilk çıplak kadın fotoğrafını çeker. Birkaç yıl sonra genelde zenginlerin tekelinde olan çıplaklık halka doğru yayılınca bu kartpostallardan İstanbul'da da görülmeye başlanır. Ancak henüz "yerli" kadın fotoğrafları yoktur. El altından dolaşan kartpostallar, genelde Fransa'da çekilip çoğaltılmış ve üzerinde "orient woman" veya "ottoman woman" yazan fotoğraflardır. 1880'li yıllarda Galata'da çekilen çıplak kadın ve oğlan resimlerinin altına da Fransızca ve Türkçe olarak "İstanbul'un Rum kadını güzeli", "Galatalı güzel Rum oğlanı" yazılır. Ancak ilk yıllarda resmi çektirenin başına bir iş gelmesin diye çıplak kadın ve oğlanların eline Yunan bayrağı tutuşturulur. Birkaç yıl sonra bu iş iyice yaygınlaşmaya başlayınca resimler katalog halini alır ve çıplak resimci, şayet içlerinden birini seçerse müşterisini sermayenin çalıştığı eve götürerek ekstra hizmet ve elbette ekstra ücret alır.
Sayfa 14 - Cumartesi Kitaplığı;
İlk içki yasağı ve tepkiler
Gariptir, ilk içki yasağını içkiye düşkünlüğüyle tanınan II. Selim koyar ama işler sandığı kadar kolay gitmez. Yasakla beraber ayyaşlar, akşamcılar, tektekçiler ve çoğu gayrimüslim olan meyhane esnafı açıkta kalınca ilk iş olarak evlerin alt katları meyhaneye çevrilir ve adına da koltuk meyhaneleri denmeye başlanır. Ama bu durum türlü rezillikleri de beraberinde getirir. Gelen geçene laf atmalar, sataşmalar başlar, hatta öyle bir hale gelir ki yoldan geçen zavallı bir müezzini zorla koltuk meyhanesine sokarlar, üstüne şarap döküp dalgalarını geçerler.
Sayfa 109 - Cumartesi Kitaplığı
Reklam
Esrar kahvehanelerin babası Neyzen Tevfik
Ney üfleyip şiir okusun diye defalarca yalılara ve konaklara davet edilen, ancak hiçbir seferinde bu kahvelerdeki huzuru ve haneberduşlarla yaptığı muhabbetin tadını bulamayan Neyzen'in burada kimsenin oturtulmadığı özel bir kereveti vardı. Dilediğin de çiftkâğıtlısını sarıp içtiği, dilediğinde demlendiği, dilediğinde muhabbete katıldığı, dilediğinde şiir okuyup ney üflediği bu kahvelerde "Baba" diye anılan Neyzen, saltanatı kısa sürse de hayli hoş tutulmuştu. Kahve sahibi Gavran Mustafa "A be godoşlar, ayırasız babanın manosunu" dediğinde, müdavimler arasında toplanan bir avuç bozukluk Neyzen'in minderinin altına sokuşturulur, böylece ertesi günkü yolluğu çıkmış olurdu.
Sayfa 85 - Cumartesi Kitaplığı
Maymunları idam eden gerizekâlı yobaz;
Abdülkerim Efendi, saraydan aldığı güçle aklına eseni yapan, oldukça pervasız ve sinirli bir tiptir. Aynı zamanda çok iyi bir hatiptir ve insanları peşinden sürükleme konusunda çok beceriklidir. Abdülkerim Efendi, bir gün okuduğu kitapta bir cümleye rastlar. Kitapta anlatılana göre, maymunlar fuhşa alet oluyorlardır. Hemen aklına Azapkapı'daki maymuncu dükkânları gelir. O gece maymunlar ile insanlar hakkında neler düşündü bilinmez ama, sabah yanında onlarca adamla bugünkü Unkapanı Köprüsü'ne doğru yürümeye başlar. Maymuncu esnafı daha ne olduğunu anlayamadan dükkânları talan edilir. Biçare maymunlar kafesinden çıkartılır ve alet oldukları suçun cezasını çekmeleri için teker teker civardaki ağaçlara asılarak idam edilir. Abdülkerim Efendi ve çevresindekiler rahatlamış, normalde daldan dala hoplayıp zıplamaları gereken maymunları asarak milleti bu ahlaksızlıktan kurtarmışlardır artık.
Sayfa 30 - Cumartesi Kitapları
Cağaloğlu'nun divanesi Sıtkı, daha çok Çatalçeşme Sokak ve civarında gezinip sakız satar. Sultanahmet doğumludur. Sabahları Sultanahmet Köftecisi Selim Usta'nın dükkânında mal taşıyarak, cumaları Molla Feneri Camii'nde hasırları serip kaldırarak geçinir. Belli başlı tanıdıklarının cebine elini daldırıp istediği kadar para alır. Genelde gündem hakkında konuşur, ancak en meşhur lafı sakız satarken söylediği, "Ölüm var ulan, sakız alın!" dır.
Sayfa 102 - Cumartesi Kitaplığı
Esrar Kahvehaneleri
Yakın döneme kadar İstanbul'un aşağı yukarı her semtinde bir esrar kahvesi bulmak mümkündü. Eski keyifçiler kafalarını kırmak istediklerinde bu kahvelerden birine uğrar, birkaç duman aldıktan sonra diğer bir esrar kahvesine doğru yollanır, bu böyle beş altı kahve gezene ve nihayet birinde bayılana kadar devam ederdi.
Sayfa 81 - Cumartesi Kitaplığı
Reklam
67 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.