Bundan yaklaşık 10 yıl önce, lise yıllarımda Kemikler Şehri'ni okuduğumda, fantastik genç yetişkin türünün gelmiş geçmiş en iyi dünyalarından birine adım attığımdan bihaberdim. O zamanlar okuduğum kitabın iyi ile orta arası bir yerlerde olduğunu düşünmüş, ikinci kitabı okumakta az da olsa tereddüt etmiştim. Yine de o harika karakterlerin serüvenine devam etmeyi seçmiş ve yıllarca sürecek bu ömürsüz seriye böylece başlamıştım. Bu gün, Geceyarısı Leydisi'nin ardından şunu rahatlıkla söyleyebiliyorum ki, Cassandra Clare genç yetişkin fantastiğinin en iyi yazarları arasında.
Geceyarısı Leydisi tam anlamıyla muhteşem bir roman. Seriye yeni katılan karakterlerin tasarımının harika olduğu gibi, eski efsane karakterlerin kullanılışı da tam dozunda.
Roman, aslına bakılırsa bir dedektiflik hikayesinden ibaret. Bu pek çok yerinden bol sayıda detayla çekiştirilmiş olsa da basit bir hikaye. Kitabın iskelet kurgusu çok sade. Fakat; ah o detaylar yok mu o detaylar... Cassandra Clare, elinin altındaki elementleri o kadar yerinde, ustaca ve renkli bir biçimde kullanıyor ki... Hayran kalmamak güç. Basit ve kısmen güçsüz gibi görünen bir kurgu, öyle güzel işlenmiş ve süslenmiş ki, amatör bir yazarın elinde bir felakete dönüşebilecek Geceyarısı Leydisi, kendi türünün incilerinden biri olmuş çıkmış.
Kesinlikle Cassandra Clare'in yazdığı en iyi kitap olduğunu düşünüyorum. Okunmalı, okutulmalı ve uzun süre alkışlanmalı.
