Geceyi Anlat Bana
Dilimizin 'seni seviyorum' derkenki tutukluğundan fenalık gelir içimize, uzun zaman önce kaybolmuş bir çocuğun gözlerinde mesafenin yarattığı o kasılma gibi - bir hayvanın pençelerinde küçücük kalmış o çocuk, irisin fersahlarca derininden öfkeyle gelir. Fanilik karşısında sıkılmış kaslarımızla bir nefes üzerine geçirilmiş tenden başka bir şey değiliz. Kendimize yaslanıp uzun, sitemkâr bir toz içinde uyuruz. Acıya taktığımız adlara batmışızdır gırtlağımıza kadar. Hayat, gecenin içinde otladığı ve bizi umutsuzca doyuran otları biçtiği otlaklardır. Hayat, ölümü bilme iznidir. Biz, dünya gaddar zevklerinin farkına varsın diye yaratıldık...