Selamsız sabahsız bir romanla geldim: Geçmişin Çığlıkları!
Adı kadar acı, vakti kadar kırmızı...
Başta deneme türüne yakın olduğu için beni irite etmişti, artık deneme severlerin bayılacağına eminim; üstünden geçeyim derken beni bile cezbetti, ki normalde deneme yazılarından hiç haz etmem.
Tabii yazımından ziyade... Hazan, kitabın ana karakteri; kitap da tam hazan vakti. Sürekli dökülen yapraklar, hissettirmeden vuran soğuk rüzgar... Yazar, dökülen her yeni yaprakta bir tohumla geliyor. Bir değil binbir bakış açısı sunuyor. Bu beni çok çekti doğrusu.
Not: Altı çizilesi tonla alıntı var!