Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Geçmişten Günümüze Masonluk Tarihi

Zeki Yıldırım

Geçmişten Günümüze Masonluk Tarihi Sözleri ve Alıntıları

Geçmişten Günümüze Masonluk Tarihi sözleri ve alıntılarını, Geçmişten Günümüze Masonluk Tarihi kitap alıntılarını, Geçmişten Günümüze Masonluk Tarihi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Neden Masonlara dinsiz diyorlar?
Katolik-Protestan din savaşlarının sürdüğü 18. yüzyılda Protestanlığı Katolik Kilisesine rakip gören Papa XII. Clement, Hürmason Localarında Katolikler ve Protestanlar yan yana oturabiliyor ve birbirine "Kardeş" diyebiliyor diye, 24 Nisan 1738 tarihinde "In Eminenti" fermanıyla Masonları dinsizlikle suçlayarak aforoz etmişti. I. Mahmut, 1748 yılında, Hristiyan tebasının baskısıyla ve ulemanın da "Papa bunları dinsizlikle suçluyorsa, bir bildiği vardır" mantığıyla Hristiyanların arzularını kabul etmesi üzerine, Hürmasonluğu yasakladı. O tarihten bu yana halk ağzında Masonluk, dinsizlikle eş anlamda tutuldu. İttihat ve Terakki'nin saflarında Masonların çokluğu, 31 Mart gerici ayaklanmasını Mason subayların çerçevelediği Hareket Ordusu'nun bastırması, Abdülhamid'i deviren Milletvekili Heyeti'nin tümünün Mason olması sonucunda şeriatçılar sonsuza dek Masonluğu düşman kabul ettiler ve her fırsatta Hürmasonluğu dinsizlik ve kafirlikle suçladılar.
Sayfa 197Kitabı okudu
Atatürk'ün Cumhuriyetçi kadrosunda görev alanların büyük bölümü Masondur.
Sayfa 168Kitabı okudu
Reklam
Masonlar, köklerini M.Ö. 10. yüzyılda yapılmış olan Hz. Süleyman Mabedi işçilerine dayandırsalar da bu işçilerin de önceden bu işi yaptıklarının ve oraya hep birlikte gittiklerinin bilinmesi, kökenleri daha eskiye taşımaktadır.
Hz. Süleyman Mabedi (M.Ö. 965-957)
M.Ö. 10. yüzyıl ortalarına doğru, Kudüs'te Hz. Süleyman tarafından yaptırılmış olan, bu nedenle onun adıyla anılan bu ünlü mabet, tüm dinlerde saygıyla ve övgüyle anılır. Bunun nedeni, bu mabedin "Tek ve Ulu Tanrı" adına yaptırılmış ilk mabet oluşu, ayrıca tüm dinlerin inançlılarına açık olmasıdır. Bu mabedin nasıl yapıldığı, Tevrat başta olmak üzere birçok dinsel kaynakta uzun uzun anlatılır. Yapımından sonra 370 yıl kadar ayakta durmuş olan bu mabet, M.Ö. 586 yılında Kudüs'ü ele geçirerek yağma ettirip yaktıran Babil Kralı Nebukadnezar (Nabukadanasor) tarafından yıktırılmıştır. Bu mabetten günümüze sadece birkaç temel taşı kalmıştır.
Türk tarihine geçen bazı Masonlar
33. Osmanlı Padişahı V. Murat Kızılay ve Çocuk Esirgeme Kurumu kurucularından Mehmet Ali Baba TBMM Başkanı Kazım Özalp Başbakan Hasan Saka Başbakan Suat Hayri Ürgüplü Şeyhülislam İzzettin Efendi Şeyhülislam Musa Kazım Efendi Şeyhülislam Hayri Efendi Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel Ahmet Rasim Hüseyin Cahit Yalçın Namık Kemal Zeki Alasya Reşat Nuri Güntekin Mehmet Emin Yurdakul Ziya Gökalp
Hiram Abif
Hiram, dul bir kadının oğludur ve bu tapınağın (Hz. Süleyman Mabedi) yüklenicisidir. Hiram, bu tapınağın inşası sırasında çalışanlar arasında hiyerarşi oluşturmuş (üstad, usta, kalfa, çırak vb.) ve çalışanların sayısı çok fazla olduğu için, ücret ödeme zamanında kimin çırak kimin kalfa olduğu anlaşılsın diye her bir dereceye ayrı işaretler, el değdirmeler ve parolalar saptamış. Masonluktaki aşamaların, parolaların, şifrelerin saklanmasının önemi bu hikayeden ileri gelmektedir. Bir gün üç kalfa, usta gündeliği almak isterler ama parolayı bilmemektedirler, (...) ve bu parolayı öğrenmek amacıyla Hiram'ı sıkıştırırlar, ancak Hiram parolayı söylemez ve öldürülür. Masonluktaki sır saklama, ketumiyet ve bunun önemi buradan gelmektedir. Hiram'ı öldürenler, gömdükleri yerin üstüne de akasya dalları koymuşlardır. Mason mabedlerinde ya da logolarındaki akasyanın nedeni de budur. (...) Hiram'ın cesedi toprağa verilirken, ustalar, "Hiram'ın kanı üstümüze sıçramadı, biz temiziz" anlamında beyaz önlük ve beyaz eldiven giyerler. Mason törenlerinde eldiven ve önlük takılmasının nedeni de budur. Masonlar isimlerinin yanına üçgen şeklinde üç nokta koyarlar. Bunun nedeni de Hiram'ın cesedini bulan ustaların üç kişi olmasıdır; üç sayısı bilim, hoşgörü ve doğruluk olarak kabul görür.
Reklam
Çağdaş Masonluk'ta Süleyman Mabedi, Masonluğun evrensel amacını özetleyen "ülkü mabedi" ya da "insanlık mabedi" kavramının bir simgesidir. Yapıcılık mesleği ve sanatının Orta Çağ'daki tarihçesi boyunca "gerçekleştirilebilecek en ulu ve en güzel yapıt" olarak benimsenmiştir. Süleyman Mabedi'nin gerek yapıcılık mesleği ve sanatında gerekse Çağdaş Masonluk'ta önemsenmesinin bir diğer nedeni, "Çırak-Kalfa-Usta" şeklindeki derece sisteminin dünyada ilk kez bu mabedin yapımı sırasında doğduğunun kabul edilmiş olmasıdır. (...) Tarihsel söylencelerde anlatıldığına göre bu düzen, Sur Kralı Hiram'ın Kral Süleyman'a göndermiş olduğu, gene "Hiram" adını taşıyan ve Hiram Abif olarak da anılan, üstün nitelikli bir mimar tarafından oluşturulmuştur. Hiram (Huram), Tevrat'ta bir "tunç dökme ustası" olarak anılır. Fakat çağdaş Masonluk'ta Süleyman Mabedi'ni yapmış kişi olarak yüceltilir. Masonluk'ta Süleyman Mabedi'ne çok önem ve değer verilmekte oluşu, özellikle Türkiye'de birçok söylentinin çıkarılmasına, yanlış yorumlar yapılmasına neden olmuştur. Hiram Abif'in "gerçek Mason" kavramının bir simgesi olarak alınışı, Masonluğun Yahudilik ile olan bağlantısını gösteren bir kanıt olarak ortaya atılmıştır. Oysa, Süleyman Mabedi'nin yapımcılarından çoğu gibi Hiram Abif'in de Fenikeli olduğu bilinmektedir. Büyük olasılıkla hepsi, o tarihlerde özellikle Sidon kentinde yoğunlaşmış olan bir Dionysos İşçileri kolunun üyeleridir.
Bogomilizm
10. yüzyıldan başlayarak Bizans'ta bulunan din adamları, Bulgaristan'da "Bogomiller" adı verilen yeni bir dinsel akımın gerçekleşmekte olduğunu fark ettiler. Bu mezhebin kurucusu olan kişi Bogomil (Tanrı'nın sevdiği) adında bir köy papazıydı. Yaklaşık 930 yıllarında papaz Bogomil yoksulluk, alçakgönüllülük, dua ve tövbe ile geçen bir
Kabala
Kabala, kelime anlamıyla "sözlü gelenek" demektir ve sözlüklerde, Yahudi dininin, mistik, Ezoterik (batıni) bir kolu olarak tarif edilir. (...) Kabala 15. yüzyıl boyunca Avrupa'da hızlı biçimde yaygınlaşmıştır. Kabala'nın genel öğretisi, evrenin bir bütün olduğu, belli bir düzen içerisinde hareket ettiği, evrende görülen her şeyin Tanrı'nın bir parçası olduğu, insanın da evrenin ve dolayısıyla Tanrı'nın bir parçası olması açısından küçük bir evren sayılması gerektiği üzerine kurulmuştur. (...) Kabala'da temel düşüncelerden biri olan "tikkun ha olam" dünyanın onarılması süreci diye özetlenebilir. Daha açık bir ifadeyle bu terimin ifade ettiği şey, evrenin en uzak köşelerine yayılmış ışık zerreciklerinin bir araya getirilmesi yoluyla dünyanın onarılması, (...) ve böylelikle evrenin düzen ve uyuma kavuşması için her bireyin çaba göstermesi gerektiğine duyulan inançtır. Bu fikrin, pratikteki ifadesi ise her bireyin kendi varlığını iyileştirmesi, yani "tikkun ha nepnesh" olarak adlandırılan süreci tamamlamasıdır.
Demiurgos
Gnostik inanç ve öğretilerin temelinde yer alan dikkat çekici özelliklerin bir diğeri ise demiurg düşüncesidir. Maddeyi ve maddi unsurları kötülük ve karanlıkla özdeşleştiren gnostikler, maddenin varlığının Yüce Tanrıdan kaynaklanmadığını, onun yaratıcısının başka bir varlık olduğunu kabul ederler. Yüce Tanrıdan başka bir varlık olan bu yaratıcı güce demiurg denir. İsmi yunan demiurgos (halk için çalışan) teriminden türetilen demiurg, evreni ve insanın maddi varlığını yaratan güçtür.
Reklam
İslam'da Hermes Trimegistos, İdris peygamber olarak insanlaştırılmıştır. İdris, Kuran'da dürüst bir peygamber olarak yer almaktadır. İslam'da da Hermes bir kültür kahramanı olarak ele alınmış ve tüm sanat ve bilimleri icat ettiğine inanılmıştır.
Hermes Trimegistus, hem peygamber, hem filozof, hem de hükümdar olduğu için kendisine "üç defa nimetlendirilmiş" anlamına gelen "al-musallasu bil-ni'am" (Trimegistus) denmiştir.
İskoç eylemsel Masonluğunda, bir başka locanın bölgesine geçen inşaatçıların kendilerini tanıtabilmek için, çeşitli gizli parola ve işaretleri kullandıkları da belirlenmiştir. Bu durum, farklı locaların, en azından bu tanıtım işaretlerini ve parolaları saptamak için bir araya geldiklerini, bu buluşmaların da locaları birleştiren örgütlenmenin ilk adımı olduğu düşünülebilir.
Masonluğun amacı
Masonluğun amacı ise bireyi eğitmektir (yontmak). Birey, bu kurumda daha iyi bir aile reisi, vatandaş, hatip, organizatör olmayı, toleransı, paylaşmayı öğrenir. Bu yetişmiş birey memleketine, ait olduğu topluma daha bilinçli hizmet edecektir. Mason tabiriyle, her eğitilen birey "insanlık mabedinin inşasında kullanılan yontulmuş taş olacaktır."
Masonluk gizli değil, sadece kendi üyelerine açık bir kuruluştur. Bütün derneklerde olduğu gibi üye olmayanlara kapalıdır. Masonluğun gizli bir topluluk sanılmasının nedenlerinden biri, üyelerinin çok eski zamanlardan bu yana kullandıkları sembolik işaret ve sözlerdir. Eski dönemlerde Masonların mesleki derecede ayırımlarını göstermeye yarayan bu gibi işaretler, günümüz Masonluğunda sembolik olarak aynı amaçlar için kullanılmaktadır. Masonluk, üyelerine Mason olduklarını açıklamaları ya da gizlemeleri için baskı yapmaz. Üyelerini kendi akıl ve vicdanlarıyla başbaşa bırakır. Her üyenin kendince gerekli olduğunu düşündüğü hallerde kendisinin Mason olduğunu açıklama hürriyeti ve yetkisi vardır. Ancak, bir Mason, başkasının Mason olduğunu açıklama yetkisini kendinde göremez.
Sayfa 195Kitabı okudu
41 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.