Oldest Geleceğin Eğitimi İçin Gerekli 7 Bilgi Quotes
You can find Oldest Geleceğin Eğitimi İçin Gerekli 7 Bilgi quotes, oldest Geleceğin Eğitimi İçin Gerekli 7 Bilgi book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Yunanlı şair Euripides'in, yirmi beş yüzyıllık formülü bugün her zamankinden daha günceldir: "Beklenen gerçekleşmez ve beklenmeyene yolu bir tanrı açar." Geleceğimizi önceden bildirebileceğine inanan insanlık tarihine ilişkin determinist görüşlerin terk edilmesi, yüzyılımızın tümü beklenmedik olan büyük olayları ve kazalarının incelenmesi, insan serüveninin bundan sonrasının bilinmeyen nitelikte oluşu, bizi, zihinleri, onu göğüsleyebilmek için beklenmeyeni beklemeye hazırlamaya teşvik etmelidir. Öğretme yükümlülüğündeki herkesin, içinde yaşadığımız zamanın belirsizliğinin ön saflarında yer alması gereklidir.
İnsanda düşleme ile düşselliğin önemi olağanüstüdür; nöro-serebral sistemin, organizma ile dış dünyanın bağlantısını sağlayan giriş ve çıkış yolları, bütünün ancak % 2'sini temsil ederken, % 98'i iç işleyişle ilgilidir; böylece gereksinimler, düşler, arzular, düşünceler, imgeler, düşlemelerin kaynaştığı, görece bağımsız bir ruhsal dünya oluşmuştur ve bu dünya dış dünyaya bakışımızı ve kavrama yetimizi derinden etkilemektedir.
Ayrıca her zihinde, kesintisiz hata ve yanılsama kaynağı olan, kendine yalan söyleme (self-deception) olasılığı vardır. Benmerkezcilik, kendini aklama gereksinimi, kötünün nedenini başkasına yansıtma eğilimi herkesin, kendi yalanını araştırmadan, kendisine yalan söylemesine yol açar.
Akılsallık hata ve yanılsamaya karşı en iyi koruyucudur. Bir yanda kuramsal organizasyonun mantıksal niteliğini, kuramı oluşturan düşünceler arasında tutarlılığı, kuramın savları ile uygulandığı görgül veriler arasında uyumu doğrulayarak tutarlı kuramlar hazırlayan yapıcı akılsallık vardır; böylesi bir akılsallık, kendisini tartışana açık kalmalıdır, aksi takdirde öğreti olarak içine kapanır ve akılsallaştırmaya (rasyonalizasyon) dönüşür; diğer yanda özellikle hatalar ve yanılsamalar, öğretiler ve kuramlar üstünde etkili olan eleştirel akılsallık vardır. Ama akılsallık, az önce belirttiğimiz gibi, akılsallaştırma olarak bozulduğunda, kendi içinde bir hata ve yanılsama olasılığını taşır. Akılsallaştırma akılsal olduğuna inanır, çünkütümevarım ya da tümdengelime dayalı mükemmel bir mantık sistemi oluşturur, ancak sakatlanmış ya da yalan temellere dayanır ve kendini, kanıtlara dayalı tartışmaya ve görgül doğrulamaya kapatır. Akılsallaştırma kapalı, akılsallık ise açıktır.
Marx haklı olarak şöyle söylüyordu: "İnsan beyninin ürünleri, insanlarla ve kendi aralarında iletişim halinde olan, tikel bedenlere sahip, bağımsız varlıklar görünümündedir."
Biraz daha ileri gidelim: İnançlar ve
düşünceler sadece aklın ürünleri değildir,
aynı zamanda yaşamı ve gücü olan ruhsal varlıklardır. Böylelikle, bize sahip olabilirler. Daha insanlığın şafak vaktinden itibaren, söylencelerin, tanrıların ortaya yayılmasıyla birlikte noosferin yani ruha ait şeyler alanının yükseldiğini ve bu tinsel varlıkların olağanüstü kabarışının homo sapiens'i hezeyanlara, kıyımlara, zalimliklere, tapınma ve kendinden geçme gibi, hayvanlar dünyasında görülmeyen ululuklara ittiğini biliyor olmalıyız. Bizler, bu şafaktan beri söylenceler ormanının ortasında yaşıyoruz.
Anlayışsızlık zihinlerde ne kadar körelme üretirse, körelme de o kadar anlayışsızlık
üretir. Clement Rosset'nin dediği gibi: "Ahlaki nedenlerle dışlanma, dışlanana yönelik her tür anlama ve algılama çabasını önler, öyle ki ahlaki bir yargı her zaman çözümlemeyi reddi ve hatta düşünmeyi reddi ifade eder." Westermarck'ın işaret ettiği gibi: "Ahlaki dışlamanın ayırdedici niteliği, sadece acı vermek için acı verme içgüdüsel arzusudur."