Bir Din Felsefesi Olarak Tasavvuf

Geleneğin Peşinde

Mahmud Erol Kılıç

By Number of Pages Geleneğin Peşinde Quotes

You can find By Number Of Pages Geleneğin Peşinde quotes, by number of pages Geleneğin Peşinde book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Dünya hayatı içinde pek çok eksiklik ve yanlışımız olur ve neden, niçin, nasıl gibi soruları hepimiz sorarız; bazen bunalır ve umutsuzluğa kapılırız. Bunların bizi arayıştan vazgeçirmemesi gerektiğini Ebu'l-Hasan Harakani'ye atfedilen şu menkıbe pek güzel açıklar. Cenab-ı Hak, bir gün Harakani'ye tecelli eder ve ona şöyle söyler: “Ya Ebul-Hasan, herkes seni kâmil bir insan biliyor. Zâhirin itibarıyla herkes seni büyük adam zannediyor. Lakin kimsenin bilmediği hâllerini ben biliyorum; ne isyanların var, ne günahların var, ne yanlışların var. Şimdi ben senin bu sırlarını insanlara söylersem, hâlin nice olur?” Ebu'l-Hasan'ın ona verdiği cevap ise muhteşemdir: “Sen bilirsin efendim. Mülkün sahibi sensin. Dilediğini vezir; dilediğini rezil edersin. Sen benim Rabbim, sahibimsin. Benim gizli, saklı her şeyimi, her sırrımı Sen biliyorsun. Hiçbir şeyi Sen'den saklayamam. İstersen İfşa et beni. Ama ey Allahım, ya ben Senin sırlarını onlara söylersem, ne olur âlemin hâli?” Naz makamı derler sufiler bu hâle. İki sevgilinin atışması da denir.
Allah (cc) ile kulu arasında çok önemli, çok hususi, çok sırlı bir ilişki mevcuttur. İnsan ile arasında çok sırlı bir irtibat vardır. Bu esrarlı rabıtayı çözmek ise elzemdir zira insanın gerçek mutluluğu ve huzuru oradadır. Maddi olan şeyler insana birer araç olarak verilmiştir. İktidar çeşitleri, mülk, evlat, para, etiketler vs. bunların hepsi vasıtadır. Tabii ki bunlar birer araç olarak verilecektir ve insan bunlara sahip olacaktır ancak bunların kalpte yer edinmemesi gerekir zira insanın gerçek kimliği bâki olandadır. Hiçbir iktidar, hiçbir servet, hiçbir fiziki özellik bâki kalmaz bu âlemde; Bâki olan yalnız Allah'tır. Eğer siz bunlara kalıcılık ve bekâ atfederseniz O'nun kıskançlığını celbedersiniz. Bu meyanda sufilerin çok güzel bir sözü vardır: “Bırakınız Sen'den başkasına Rabb demeyi, ben Sen'den başkasına var demedim.”
Reklam
Şeytanı şeytan yapan Allah'a secde etmemesi değildir. Şeytan ateist de değildir, zira şeytan Allah'ın varlığını kabul eder.Onu şeytan yapan insanı kabul etmemesi, Âdem'e secde etmemesidir. Lakin orada söz konusu edilen nebi olan Hazreti Âdem değil, insan-ı kâmildir. Hakikat-i Muhammediyye'nin kaynağıdır. Şeytan olması, “Ben biliyorum ve niçin böyle bir varlık yarattın?” demesinden kaynaklanır. Bugün şeytanlık yapmak nebileri, velileri, insan-ı kâmilleri kabul etmemekle özdeştir.
Manadan uzak bir anlayışın hüküm sürdüğü modern zamanlarda kendimizi bulmanın yolu gelenekten geçer. İnsan kendini, ashnı, hakıkati bulmak istiyorsa zamanın ne olduğuna bakmaksınız geleneğe sarılmak mecburiyetindedir. Bizim zengin bir irfan geleneğimiz var ancak “Gelenek” demek geçmişte kalmış örfler, âdetler demek değildir. Asli manası itibarı ile gelenek, “sünnetullah” ve “âdetullah” demektir. Ben kendimi “anti-modernist” olarak tanımlarım ama böyle söylemekle beraber asri kazanımların karşın değilimdir. Zamanın getirdiklerinden istifade ederim ve bu gelenekten beslenmeme engel olmadığı gibi onu inkâr etmeme de yol açmaz. Silsileye tâbi olarak gelen bir düşünce şeceresi vardır ve bızım hakikatten beslenen, zamanla kayıtlı olmayan geleneğimiz de böyledir. Bizim bu topraklardaki tecrübemiz 1071 ile başlar. Hatasıyla sevabıyla, birtakım darbeler yediyse de Allah'ın izniyle hâlâ sürmektedir. Gelenekten kastımız budur. Zaten bütün sosyal bilimler kitaplarında Gelenek, ferdlerin önceki kuşaklardan devraldığı ve bir şekilde gelecek nesillere aktardığı maddi, manevi, kültürel, dini düşüncelerin ve kurumların toplamı olarak tarif edilir. Bu açıdan gelenek müşterek bir geçmiş ve gelecekteki beraberlikler için şarttır. Cemiyetin böylesi müşterek hissiyatı aslında milli kimliğin oluşmasında en temel harçtır.
Cenab-ı Allah der ki: “Her şey aslına rücu eder.” Bunu şöyle şerh edebiliriz: Her şey, her nesne yeryüzünde yaratılışına göre, âlemde ait olduğu yeri buluncaya kadar hareket eder. Buna göre âlemdeki devinim, hareketlilik aslında mevcudatın yerini bulamamasından kaynaklanır. Bir eşya varlıktaki yerini bulduğu zaman sükünete erer ve sükünet dinginlik verir. Dolayısıyla insanın gerçek huzur ve sükünu kendini bilmesinden geçer. Kendini bilmek ise nüfus kayıtlarında yazan bilgileri bilmek değildir. İnsanda ilahi bir yön vardır ve insan onu unutmuştur. Zaten Hz. Mevlânâ, sazlıktan koparılan ney metaforu ile bu unutulmuş hakikati hatırlatmaya çalışır: “Sen bir zamanlar ilahi bir varlıktın. Bir zamanlar O'nunla baş başaydın ama oradan koparıldın. Seni Hz. Mevlânâ'nın bahsettiği vahdet sazlığından kopardılar ve ney hâline getirdiler. Onun için inim inim inliyorsun ve inlemen, sen aslını buluna kadar devam edecek.” Gerçek manada insanın huzuru yeryüzünde ölmeden evvel onu bulmasıyla gerçekleşecek; ölünce zaten bulacak. Bu evrensel değişmez bir prensiptir. Modernist düşünceler bu hakikat hakkında bir şey söyleyemezler ve geleneğin önünde dız çökmeye mahkümdurlar.
İlahiyat, Teoloji, Tanrı-bilim nasıl tanımlarsanız tanımlayınız mukaddes bir ilimdir ve herkes bu ilmi yapamaz, yapsa da hakkını veremez. Amiyane bir tabirle ifade edecek olursak; “Fişi ana kaynağın prizine takılı olmayan bu ilmi yapamaz.” Fişi prize takılı olmayan yani manevi bir hattan beslenmeyen, “el ele, el Hakk'a” şeklinde tarif edilen bir silsileye, zincire tâbi olmayan, bır geleneğe bağlı olmayan bir kimse gerçek anlamda ilahiyat yapamaz. Payesi, sıfatı belki “ilahiyatçı” olabilir, hatta “profesör” bile olabilir ama gerçekte yaptığı ilahiyat kıyl ü kâlinden ibarettir. Belki ilahiyat adı altında din sosyolojisi yapıyor olabilirler ama bu dikey manada Metafizik demek değildir. Kadim dünyada felsefe bir ilahıyat yapma sanatı idi. Bu sebepten ilahiyat yüce bir ilimdır, ilimlerin anasıdır. Varlığın açıklanması söz konusu olduğunda sosyal bılımler ikincil kalır. Din vahiyle gelmiş bir yapıdır; vahiy ise laboratuvara sokulacak nitelikte bir şey değildir.
Reklam
12 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.