Benim okumaya bile dayanamadığım, gözyaşlarıma engel olamadığım bu olayları, insanlar gerçek hayatlarında yaşamışlar. Bizim okuduklarımız yaşanmışlıkların kurgusu, ne kadar derine inebilirler ki?
Bir kitabın ismi anca bu kadar yakışırdı... Gelincik ve Serçe, hayatlarına devam etme çabasında olan minik serçeler, çocuklar... Konu II.Dünya Savaşı olunca hep böyle oluyorum, bırakmak istiyorum merak ediyorum, devam etmek istiyorum üzülüyorum.
Sera William ile evlendiği gün, kocası polisler tarafından tutuklanır. Suçu olmayan adamın geçmişi gün yüzüne çıkmaya başlar. William gerçekten tanıdığı, sevdiği adam mıdır?
Kaja Pragdaki yarı Yahudi ailesini bırakarak kaçmak zorunda kalır. Londrada gazetede çalışmaya başlar. Çalışırken öğrendikleri onu ailesini bulmaya, tekrar Prag'a dönmeye iter. Ailesini bulur fakat ailesiyle beraber Terezin toplama kampına düşer. Kaja için işler hiç de planladığı gibi gitmez...
Kitap diğerleri gibi gerçeğin bir kurgusu, yazarın notuyla daha da çok etkileniyor insan. Sera ve Kaja sevdikleri için sonuna kadar savaşmış iki güzel kadın. Kendi geleceklerini düşünmeden, kendilerini hiçe sayarak...
Ayrıca bir askere de değinmek istiyorum, Dane. Kötü bildiklerimiz, yok saydıklarımız, korktuklarımız... Aslında içindeki iyiliği gördüğümüz en güzel karakterlerden biri, eminim böyle askerler de vardı bütün kötülüklere rağmen!