Genç W.nin Yeni Acıları

Ulrich Plenzdorf
8/10
8 Kişi
56
Okunma
6
Beğeni
1.274
Görüntülenme
1774 yılında Leipzig'de yayınlanan ve iki bölümden oluşan "Genç Werther'in Acıları - Die Leiden des neuen Werthers" ne kendinden önce ne de sonra yayınlanan hiç bir kitabın başaramadığı yankıyı yaratmış, hemen hemen her alanda Werther modasının oluşmasına yol açmıştır. Örneğin, devrin gençleri Werther gibi giyinmiş, Werther gibi yaşamaya özenmiş hatta Werther gibi intihar edenler bile olmuştur. Goethe birdenbire Werther ile dünya çapında ün kazanmıştır. Devrin gençliğini bu denli etkileyen kitabın hatta evlerde kullanılan porselenlerin üstüne bile Lotte ve Werther'in resimlerini işleten, günümüzde de hala zevkle okunmasını sağlayan birçok neden vardır. Goethe, arkadaşına yazdığı bir mektupta Werther hakkında "yoğun duygularla ümitsizce seven ve sonu olmayan aşkı yüzünden kendisine bir kurşun sıkarak ölmeyi tercih eden bir gencin yaşantısında çektiği ıstırabı anlattım" diyerek, romanın aynı zamanda konusunu da kısa ve öz bir biçimde anlatmıştır. Werther'in konusunu kısaca özetlemek gerekirse: 1771 yılının Mayıs ayında "werther küçük bir şehire gelir; burada Lotte adlı bir genç kızla tanışır ve ona aşık olur; Ne var ki, Lotte Albert adında bir gençle nişanlıdır. Eylül ayında Werther Lotte'nin yaşadığı şehri terk eder, tüm kış boyu adı romanda belirtilmeyen bir güney Almanya şehrinde kalır. Bu arada Lotte ile Albert evlenmişlerdir. Werther yazın geri döner, fakat Lotte'ye olan aşkı daha da artan Werther, yaşamına bu aşkın yüküyle daha fazla devam edemiyeceğini anlar, 22 Aralıkta Albert'ten ödünç aldığı silahla intihar eder. Werther, konusunu Goethe'nin özel yaşantısından alır. Werther'in acısı Goethe'nin acısı, Goethe'nin acısı Werther'in acısıdır. Aşk yaşamı oldukça renkli ve hareketli oln Goethe, 1772 yılında Wetzlar'da iken Charlotte Buff adlı bir kızla tanışır, aşık olur, ama Charlotte kendisinden oldukça yaşlı olan Kestner ile nişanlıdır. Goethe'nin Charlotte'ye duyduğu aşk Goethe'nin Wetzlar'ı terk etmesine neden olur. Ayrılışından bir ay geçmiştir ki, Wertzlar'da arkadaşı olan Jerusalem adlı gencin kendisi gibi evli bir kadına olan aşkı yüzünden intihar ettiği haberini alır. Goethe işte bu duygularla yazmaya başlar, artık Jerusalem kendisidir sanki, Werther de. Werfher'in sonu da Jerusalem'in sonuyla aynıdır. Monolog mektup şeklinde yazılan roman o devirde Avrupa'da oldukça tutulan bir türdür. "îlk olarak Richardson'un başlattığı bu türü Almanya'da Aydınlanma devrinde yazarlar kullanmışlar, daha sonra da Jan Jack Rousseau bu türde eserler yazmıştır."1 Werther de bu türün en güzel örneklerindendir. Sanatkar ruhlu Werther'in gerçek yaşam karşısındaki yenilgisini ele almasıyla roman aynı zamanda bir Sanatkar romanıdır. Werther yayınlandığında, büyük övgü ve alkışların yanısıra başka çevreler tarafından "gençliği intihara sürükleyici gerekçesiyle tehlikeli bir eser" 2 olarak nitelendirilmiştir. Bu iddia belki devrin ümitsizce seven bazı gençlerinin intihar etmesiyle doğrulanmaktadır, ama aslında Werther'i salt Lotte'ye aşkından, bu aşkın onu mutsuzluğa sürüklemesinden dolayı intihar eden bir roman kahramanı olarak ele almamak gerekir. Werther Lotte'yi çok sevmekte ve bu aşk ona yaşama mücadelesinde gücünü azaltacak kadar acı vermektedir, ama yine de Werther'i ölüme götüren tek neden bu değildir. Mektuplar dikkatle incelendiğinde, Werther'in aslında romanın en başında ölüm, intihar etmek düşüncesinden söz ettiği görülür. ( 22 Mayıs tarihli altıncı mektup). Bu mektubun sonunda Werther, insanın ne zaman isterse bu zindandan (yani dünyadan) kurtulabileceğini yazmaktadır. Demek ki Werther'i Lotte'ye olan aşkının dışında intihara sürükleyen başka nedenler de vardır. Kari Vietor'un da belirttiği gibi, Werther aslında kendi iç dünyasında yaşayan "hastalıklı" bir tiptir. Mektupları okunduğunda görülmektedir ki, "Werther doğa içinde kendisini mutlu hisseden bir kişiliği sahiptir. Kitabın başındaki mektupların çoğunda coşkulu bir üslupla yazılmış doğa tasvirleri göze çarpar. Werther için doğa, güzelliği ve muhteşem görünümü karşısında hayranlık duyduğu, içinde tanrıyı, tanrı sevgisini, tanrının gücünü ve sonsuzluğu bulduğu varlıktır. Werther bu düşüncelerle aynı zamanda Alman edebiyatının o yıllar yaşanan "Sturm und Drang" ekolünün benimsediği görüşleri de dile getirmektedir. Werther'in mektuplarının okunmasına devam edildiğinde, onun sevgisini başlangıçta sonsuz sevgi duyduğu doğanın dışında, insanları yönelttiğini görürüz. Kendini gerçekleştirme sorunuyla başa çıkamayan Werther'in toplum ile olan ilişkisi de sorunludur. Büyük bir aşkla sevdiği kız da kendisinin olmaz, toplumla da iletişim kuramaz ve giderek içine kapanır. Böylece önce doğanın içinde, daha sonra da insanlar arasında mutluluğu ve huzuru arayan fakat her defasında da hayal kırıklığına uğrayan Werther, artık kendi iç dünyasına kapanıp, orda yaşamayı yeğleyen bir insan olur. Üstelik ölüm düşüncesi de hastalık gibi kavrar kendisini. Ümitsiz aşkı, yalnızlığı, huzursuzluğu ve toplumun kısıtlamalarından kurtuluşu ölümde bulur. Yanlış anlaşılmasını da kader olarak kabul eder. İntihar, Werther için en iyi çözüm, en iyi sondur. Goethe'nin aşk, doğa, tanrı, din hakkındaki görüşlerini ve burjuva yaşam düzenine karşı eleştirilerini içeren, aynı zamanda gençliğin bunalımlarının tercümanı olan romanın, insanın toplumsal baskılar altında bireyleşme çabası verdiği sürece günümüzde de ve gelecekte de okur bulacağına inanıyorum
Yazar:
Ulrich Plenzdorf
Ulrich Plenzdorf
Çevirmen:
Nuran Özyer
Nuran Özyer
Tahmini Okuma Süresi: 3 sa. 50 dk.Sayfa Sayısı: 135Basım Tarihi: 2002Yayınevi: Gündoğan Yayınları
ISBN: 9789755200330Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Henüz kayıt yok
Reklam
100 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.