İlmin özü, ibadet ve itaatin ne demek olduğunu bilmendir. Bil ki, ibadet ve itaat, söz ve fiil ile yüce Allah'ın ve Resûlü'nün (s.a.v) emir ve yasaklarına uymaktır. Yani söylediğin, yaptığın ve terkettiğin her şeyde İslâm dinine uymaktır.
Şunu bil ki, akla gelen her şeyi konuşan bir dil ile gaflet ve şehvetle dolu bir
kalbe sahip olmak, ilâhî rahmetten mahrumiyetin belirtisidir. Eğer gerçek bir
mücahede ile nefsinin kötü arzularını yok etmezsen, kalbini marifet nuru ile
diriltemezsin.
Allah'ım! Senden nimetinin tamamını, günahlardan korumanın devamını, her şeyi kuşatan rahmetini, beden ve din afiyeti, güzel ve hoş bir yaşantı, ömrün
saadetlisini, ihsanın tamamını, nimetlerin bütününü, en güzel ihsanlarını,
lütfunun en yakın olanını istiyorum.
Allah'ım! Bizimle beraber ol; bizi terk ve helak etme! Ömrümüzü saadetle sona
erdir; umduklarımız gerçekleştir; sabah akşam bizleri afiyetten ayırma; rahmetini
ulaşacağımız yer kıl; affını günahlarımızın üzerine dök; bize ayıp ve kusurlarımızı
düzeltmeyi ihsan eyle; takvayı bize azık et, bütün gayretimizi dinin için yap; sana dayandık, sana güvendik.
Allah'ım! Bizleri doğruluk yolunda sabit kıl; kıyamet günü bize pişmanlık verecek
şeylerden dünyada bizleri koru; günahlarımızın ağırlığını bizlerden hafiflet; bizleri iyilerin yaşantısı ile rızıklandır.
Kötü insanların kötülüklerini bizlerden uzaklaştır. Bizi, anne ve babamızı, kardeşlerimizi ve dostlarımızı rahmetinle cehennem ateşinden koru.
Yâ Azîz, yâ Gaffar, yâ Kerîm yâ Settâr, yâ Alîm yâ Cebbar, yâ Allah yâ Allah yâ
Allah.
Rahmetinle dileklerimizi kabul et, ey merhamet edicilerin en merhametlisi, ey
evvellerin evveli ve âhirlerin âhiri ve ey hakiki kuvvet sahibi. Ey yoksullara merhamet eden; ey merhamet edenlerin en merhametlisi. İbadet edilmeye lâyık senden başka hiçbir ilâh yoktur.
Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim.
Hiç şüphesiz ben kendi nefsime kötülük edenlerden oldum.
Allah'ın salât ve selâm Efendimiz Hz.Muhammed'e (s.a.v), onun âline ve
ashabının tümüne olsun.
Hamdolsun âlemlerin sahibi yüce Allah'a...
Dilediğin kadar yaşa, yine de öleceksin. Dilediğin kişiyi sev, yine de ondan
ayrılacaksın. Dilediğin kadar çalış, amel et, muhakkak onun karşılığını bulacaksın.
Anlatıldığına göre Şiblî dört yüz hocaya hizmet etti ve onlardan ders aldı. O şöyle
demiştir: "Hocalarımdan dört bin hadis okudum. Sonra onlardan bir tanesini
seçtim ve onunla amel ettim; diğerlerine hacetim kalmadı. Çünkü ben, kurtuluşumu bu hadiste buldum. Öncekilerin ve sonrakilerin ilminin bu hadisin içinde saklı olduğunu gördüğüm için onunla yetindim.
O hadis Peygamber Efendimiz'in (s.a.v) ashabından nakledilen şu hadistir:
"Dünyan için orada duracağın kadar çalış! Âhiretin için orada kalacağın kadar
çalış! Allah için O'na ihtiyacın olduğu kadar çalış! Cehennem için ona
sabredebileceğin kadar çalış!"