Fransa'daki Dreyfus olayını konu alır kitap. Zola bu olayı bizzat yaşamış ve toplumun bu olay karşısında ikiye bölünmüş olmasını, (o zamanlara göre) "Demokrasinin kılıcı, laikliğin çıktığı yer, aydınlık ve sanat dolu olan" Fransa'da Alman ajanı olan rütbeli bir askerden gizli bilgilerin istendiği bir mektubun bir hizmetlinin eline geçmiş olması üzerine, bu el yazısının Yüzbaşı Alfred Dreyfusunkine benzemesi ve Yahudi olması (burdaki Yahudi olmasının önemi o döneme göre daha taze olan Fransa-Prusya savaşının Fransa açısından büyük etkisinin olması (olumsuz anlamda) suçlama için ne kadar çirkin olsa da bahanedir. Ve Yüzbaşının rütbeleri toplanır, yargılanır, ceza verilir ve bunun üzerine Zola "İtham Ediyorum" veya "Suçluyorum" adında bir makale yazar. Burda çeşitli askeri görevlileri suçlu bulduğundan Zola'ya dava açılır (Bakanlıkca) ve bir sene Londra'da yaşamak zorunda kalır. Sonrasında ise yeniden yapılan birkaç duruşma sonunda Yüzbaşı serbest bırakılır ama Zola duruşunu bozmayıp bunu takdir etmez. Ve ülkesine geri geldiğinde bu durumu toplumsal açıdan iki tarafın (laik ve yanlış öğreti mağdurları sömüren yozlaşmış ve sürekli yayılan bağlantılı büyük insanlar) çatışmasını oldukça iyi bir şekilde anlatır.
Ne yazıktır ki günümüz için de geçerliliğini sürdüren bir durumdur.
Ya da başka bir deyişle "Ne yazık ki gün hala ayaktakımının günüdür!"
Öneririm.
GerçekEmile Zola · Kırmızı Yayınları · 2015668 okunma