Temiz, sade ve açık olan her şeyden dehşet duyuyorlarmış gibi, temiz basit ve açık olan her şeye karşı sonsuz bir hınç besliyorlarmış gibi neden en basit mantığa ve akla karşı direniyorlardı? Neden güneşin varlığını kabul etmek varken, gözlerini ısrarla gün ışığına yumuyorlardı?
Adalet ancak ve ancak gerçekteydi; mutluluk da ancak ve ancak adaletteydi.Bir ulus, önce ailelerle toplumunu kurardı.Sonra bütün vatandaşlarına tam bir eğitim verir ve ancak o zaman yerleşmiş gerçek ve adaletin hüküm sürdüğü bir ulus olma hakkına sahip olabilirdi.