Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gerçek Sünnet Ehli Şia

Muhammed Ticani Semavi

Gerçek Sünnet Ehli Şia Sözleri ve Alıntıları

Gerçek Sünnet Ehli Şia sözleri ve alıntılarını, Gerçek Sünnet Ehli Şia kitap alıntılarını, Gerçek Sünnet Ehli Şia en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ehlisünnet mezheplerinin yayılma nedenleri
Şafiî Mezhebi ise yok olmaya doğru yüz tutmuşken bir anda canlanmış ve güç kazanmıştı. Bunun arkasında da yine devlet vardı. Mısır’ın Fatımî Şiası olduğu dönemlerde Selahaddin Eyyubî, Şafiî olmuştu. Selahattin Eyyubî, Şiileri takip ediyor, fişliyor, fırsatını bulunca da koyun gibi boğazlıyordu.
Ali hak ile hak da Ali iledir; Kıyamet günü Kevser Havuzu’na varıncaya dek asla birbirlerinden ayrılmazlar.” Müsned-i Ahmed, c.5, s.30: Müntahab-u Kenzi’l-Ummal, c.5, s.30; Tarih, İbn-i Asakir, c.3, s.119.
Reklam
Acı gerçek şu ki; Ehlisünnet, Hz, Ali’yi (a.s) uzun yıllar dördüncü halifeden biri olarak tanımıyor, hatta halifeliğini gayri meşru olarak biliyordu. Çok sonraları onu dördüncü halifeden biri olarak saydılar ki, bu da tam olarak hicretin 230.yılında Ahmed b. Hanbel’imizde zamanında olmuştur.
Ehlisünnetin önde gelen isimlerinden İbn-i Haldun, Ehlisünnetin mezheplerinin isimlerini bir bir zikrettikten sonra utanmadan şöyle demiştir: ''Ehlibeyt (imamları) da ümmete ters düşen ayrı bir mezhep kurmuştur. Kendilerine has bir fıkıh oluşturdular. Bunu kendilerinden çıkardıkları yetmiyormuş gibi bir de sahabeleri eleştirdiler.'' ( Mukaddime, İbn-Haldun, s.354) Saygıdeğer okuyucu! Başta da söylemiş miydim? Bunların sözü, ancak tersi düşünüldüğünde doğru oluyor. Eğer Emevîlerin fasıkları sünnet ehli ve Ehlibeyt imamları bidatçı olacaksa, o zaman İslam'ın fatihasını okumak gerekir; Dünyanın da değeri kalmaz.
Eğer Al-i Muhammed'i sevmek Rafızilik ise Şahit olsun bütün alem, Rafızi'yim ben de.
Sayfa 107Kitabı okudu
Reklam
Ahmet Emin Mısrî, Zuhuru’l-İslam adlı kitabında şöyle der: “Ehlisünnet mezheplerini güçlendirmede devletlerin çok önemli rolleri olmuştur. Hükümetler güçlü olduklarında ve bir mezhebi desteklediklerinde halk da o mezhebe meyleder. Böylece devlet yıkılıncıya dek bu mezhep de ayakta kalır.” Zuhuru’l-İslam, c.4, s.96.
Hatib, Tarih-i Bağdad adlı kitabının ikinci cildinde, Muhammed b. Abdurrahman Sayrufî’nin şöyle dediğini rivayet eder: “Ahmed b. Hanbel’e, ‘Allah Resul’ünün ashabı bir konuda ihtilaf ederse, bize göre daha doğru söyleyen herhangi birine uyabilir miyiz?’ diye sordum. ‘Allah resulünün sahabeleri hakkında görüş belirtmek caiz değildir’ dedi. ‘O halde doğru olan nedir?’ diye sordum. ‘Hangisine istersen ona uyabilirsin’ dedi. Biz de diyoruz ki: Hakkı batıldan ayıramayan bir insanı taklit etmek reva mıdır? Ne ilginçtir ki Ahmed b. Hanbel fetva vermekten kaçındığını söylüyor, ama iş sahabelere gelince “ Hangisine istersen hiç düşünmeden uyabilirsin” şeklinde rahatlıkla fetva verebiliyor!
Peygamber efendimiz: “ Aranızda iki ağır emanet bırakıyorum; biri Allah’ın kitabı, diğeri Ehlibeyt’imdir. Bu ikisine sarıldığınız sürece benden sonra asla sapmazsınız.” ( Sahih-i Müslim, c.7, s.122-123; Sahih-i Tirmizï, c.5, s.621-622. Beyrut basımı, Daru’l Kutubi’l-İlmiyye.) Bu hadis doğrudur ve ondan hiçbir yanlışlık yoktur. Peygamber’in sünneti de doğrudur. Masum imamların dışında kimse sünnetin koruyucusu olamaz. Sonuç şudur ki; Peygamber ailesine sarılan Ehlibeyt Şiîleri, Peygamber sünnetinin gerçek ehlidirler. Ama Ehlisünnet ve’l-Cemaat, sahip olmadıkları bir sünnetin ehli olduklarını iddia ediyor. Onların bu iddialarını doğrulayacak herhangi bir delilleri yok.
İmam Ali, “Ebubekir ve Ömer’in içtihadına göre hareket edecek olursan seninle biatleşiriz!” diyenlere karşı bakınız nasıl cevap vermiştir: “Ben ancak Kuran’a ve Peygamber’in (s.a.a) sünnetine göre hareket ederim.”
Reklam
Hükümet ister şura ile seçilmiş olsun, ister nassla tayin edilmiş olsun her halükarda haklı olan taraf Şiîlerdir. Çünkü hem nassla hem de şura yöntemiyle hilafete varan tek kişi Ali b. Ebu Talib (a.s) olmuştur.
Peygamberimizin sözlerinden biri şudur: “Fatıma benim bedenimin parçasıdır. Onu gazaplandıran beni gazaplandırmıştır.” Bildiğimiz gibi Fatıma (s.a) vefat ettiğinde Ebubekir’e kızgındı. Buharî, bunu Sahih’inde nakletmiştir.
1. Halife Ebubekir Peygamberimizin kurallarını çiğneyerek halifelik makamını Müslümanlara danışmadan Ömer’e devretmiştir.
Eğer Peygamberimiz ''Ben sizin aranızda Allah'ın kitabını ve sünnetini bırakıyorum...'' demişse, Ömer de ''Allah'ın kitabı bize yeter diyerek'' demekle ''Bizim senin sünnetine ihtiyacımız yok!'' demek istemiştir. Ömer, Peygamberimizin huzurunda ''Bize Allah'ın kitabı yeter'' derken, arkadaşı Ebubekir de mutlaka onu tasdik etmiş olacak ki halife olduğunda şöyle bir konuşma yapmıştı: ''Allah resulünden başka hiçbir şey rivayet etmeyin. (Bundan dolayı) biri size bir şey soracak olursa, deyin ki: Allah'ın kitabı aramızdadır; helalini helal sayın, haramlarından kaçının!'' (Tezkiretu'l-Hifaz, Zehebî, c.1, s.3)
Çoğu Sünni alimi tarihi fazla önemsemiyor, derinliklerine inmeyi kötümsüyorlar. Onlara göre tarih araştırılmaz, görmezden gelinir ve iş Allah’a havale edilir. Böylece Selef-i Salih’e suizan edilmesi önlenir. Dolayısıyla bir Sünni, bütün sahabenin adil olduğuna razı olmuşsa, artık tarihte onlar hakkında yazılan olumsuzlukları kabul etmeye yanaşmaz. İşte Ehlisünnet’in bu yüzden delillere dayalı olarak tartışmaya yanaşmadıklarını ve ilmî münazaralardan kaçındıklarını görüyoruz. Zira böyle bir tartışmaya girdiklerinde yenik düşeceklerini, hakkın ne olduğunu görüp kendilerini eleştirmeye başlayacaklarını ve duygularının onlara galip gelerek atalarından miras kalan inançlarını terk edeceklerini ve netice itibariyle bir Ehlibeyt Şii’si olacaklarını önceden biliyorlar.
66 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.