Her mahallede var olan, balkonuna kurulup etrafında olan biteni merak eden ve aslında olan bitenler kendini hiç ilgilendirmeyen, altın günlerinde dedikodunun dibine vuran, geveze, patavatsız, başıboş insanlar vardır. Bu aynı organizmalar iki bin yıl önce de var olmuş olacaklar ki Plutarkhos onlar için bu eseri kaleme almış. Eserin içeriği tahmin edilebildiği üzere kısaca bundan ibaret. Bu nedenle içerikten ziyade yazılış biçimine değineceğim.
Eser iki bölümden oluşuyor: Gevezeler ve Meraklılar. Lakin Plutarkhos’un iki bölümde de anlattıkları birbirine paralel ilerliyor. Çünkü yukarıda örneklendirdiğim gibi bu geveze ve meraklı tayfası genellikle aynı kümeye dahil. Şu ayrım önemli: Plutarkhos geveze derken dolu dolu konuşanları, meraklı derken de önemli hususlara merak salmışları kastetmiyor. Gevezeden kastı konuşmak için konuşanlar, yani boş konuşanlar; meraklıdan kastı dedikodu için merak edenler, mahremiyeti ilan edenler. Bazı şeyler değişse de, başka bazı şeyler bâki.
Plutarkhos bir tarihçidir. Eserin kaleme alınış nedeni etik kaygılardır; sohbetli ders niteliğinde bir eserdir. Yine de tarihçiliğini ortaya koymaktan geri durmamıştır. Filozoflardan, şairlerden, komutanlardan, tanrılardan örnekler sunar ve anlatımını örneklerle destekler. Gevezeliğin ve merakın kötü yönlerini bir bir serimledikten, yani teşhisi koyduktan sonra tavsiyelerine, yani reçetelerine geçer. Bu nedenle işleniş biçimi oldukça iyidir.
Gevezeliğin kötülüğü üzerine kaleme alınan bir eser incelemesi için -ki ince bir eserdir- bu kadar gevezelik yeter.
Hoçça ğalın meraklı gevezeler.