Yalnızlık, benim anladığım anlamıyla, acınacak bir durum değil, daha çok gizli bir krallık, derin bir iletişimsizlik, fakat el uzatılamaz eşsizlikte, az çok belirsiz bir anlama biçimidir.
Gitgide, tek tek herkesin, her şeyin, plastik güzelliği çok gerilerde bırakan gerçeği içinde, Rembrandt'ın kaleminden çıktığı bir şehirden geçiyorum. Yalnızlıktan oluşma bir şehir nasıl da hayat dolu olurdu derken, otobüsün yoluna, bir meydandan geçen âşıklar çıkıyor
Yalnızlık, benim anladığım anlamıyla, acınacak bir durum değil, daha çok gizli bir krallık, derin bir iletişimsizlik, fakat el uzatılamaz eşsizlikte, az çok belirsiz bir anlama biçimidir.
Güzelliğe, tikel, herkeste farklı olan, görünür ya da gizli yaradan, her insanın içinde taşıdığı, koruduğu ya da geçici fakat derin bir yalnızlık için dünyayı terk etmek istediğinde kapandığı, çekildiği yarasından başka kaynak aranmaz. Demek ki bu sanatla, sefalet düşkünlüğü arasında büyük fark var.