Vahşi, tatlı bir gündü, köyden ayrıldım. O günü hiç unutmı’cam. öldüğüm gündü... Keşke, keşke ölseydim o gün! Köyden çıkan yolda yürürken güneşin ensemi yaktığını, kaşındırdığını hatırlıyorum. Yol yokuş yukarı çıkıyordu, öne eğilmiş yürüyordum. Herşeyi hatırlıyorum.
Ayaklarıma bulaşan kahverengi tozları, önümde sıçrayıp duran küçük çakıl taşlarını, yol boyunca sıralanmış bodur ağaçları, güneşin alnında yatan basık evleri, evlerin renklerini... Ağlıyordum. Onu da hatırlıyorum. Ama şimdi ağladığım gibi di’il, çok daha fena, çok daha fecî.