“ Bir annenin çocuğu için isteyebileceği bir diğer şey de mutluluğudur. Bunu bilmediğin belli ama onu mutlu edeceğine söz verdiğinde ve yaptığında, aslında bu sözü bana da vermiş oluyorsun.”
İnsan bir şeyden bu denli emin olunca ve sonunda hata ettiğini anlayınca, kendisine olan inancını ve hayat hakkında doğru kararlar alma becerisini yitiriyor.
Gidecek misin?” dedi meydan okur gibi.
“Düşünmem gerek.”
Başını salladı. “Hayır. Hayır, düşünmene gerek yok. Çok fazla düşünüyorsun, kendi içine kapanıp o kadar uzun süre orada kalıyorsun ki, hayatını yaşamayı utuyorsun. Hayatını zihninde yaşayamazsın. Buna hayat denmez. İnan bana, bebeğim, öyle olduğunu biliyorum. Çünkü ben de bir süre dir aynı şeyi yapıyorum. O kadar uzun süredir yapıyorum ki, hayatta olmanın ne demek olduğunu unuttum. Ride’dan geri geldiğin gün bana hayatta olmanın ne demek olduğunu sen hatırlattın. Çok güzel bir his, Tatlı Bezelyem.
Bu yüzden, geri adım atacak değilim.”
“Evet, bana bir şeyleri senin sonlandırdığını söylemiştin ama sen Serseriler Dünyasında yaşıyorsun. Bense Gerçek Dünyada yaşıyorum. Gerçek Dünyada, bir kadın bir şeyin bittiğini söylüyorsa, bir erkeğin söylemesi kadar ciddi bir durumdur.”