Çalışırken yanında birinin olması Cybil'i rahatsız etmezdi aksine o bundan hoşlanırdı. Sessizliği ve yalnızlığı seven biri değildi. Bu yüzden de New York'ta yaşamaktan, meraklı ve gürültücü bir avuç komşunun bulunduğu küçük bir apartmanda oturmaktan hiç şikayeti yoktu. Bu tip şeyler onu hem kişisel olarak tatmin ediyor hem de mesleğine malzeme oluyordu...
Adamın adı, Preston McQuinn'di ve gizemli biri olduğunu düşünmezdi. Sadece yalnızlığı seven biriydi ve dünyanın en kalabalık şehirlerinden birine sürüklenmesinin nedeni de bu yalnız kalma arzusuydu. Saksafonu kutusuna koyarken, kısa bir süreliğine bu şehirde olduğunu düşündü. Connecticut'ın kayalık sahilindeki evinin tamiratı iki ay içinde bitecekti. çoğu insan bu evin, onun kalesi olduğunu düşünürdü ve Preston için bu çok normal bir durumdu. Bir erkek, kendi kalesinde, yalnız başına, huzur içinde yaşayabilmeliydi.
--------------------------------
Bir şeyhin hareminde tutsak kalmıştı!
Tilda, Bakhar veliaht Prensi Rashad'la yaşadığı kısa ilişki için çok pişmandı. Ancak fakir ailesinin ona yüklü miktarda borcu vardı. Rashad şimdi ona şantaj yapıyordu.
Tilda bu borcu en kısa sürede ödemeliydi. Onun cariyesi olarak. Çok geçmeden, Tilda, onun çöldeki krallığında bir tutsak olmuştu. Rashad, onu halka kadını olarak tanıttı. Bakhar kanunlarına göre artık sonsuza kadar birbirlerine bağlanmışlardı. Karı-koca olarak!