Bu Azerbaycan'da yaşanan içli, buruk, şiir yüklü bir destandır. Yaylaların, sade, sevgi ve hareket dolu hayatında masallar düşlere, düşler gerçeklere karışır. Karakelle aşiretinin göçerleri tabiatın canlı olduğunu bilir ve öylece onunla bütünleşirler.
İnsan yine aynı insan; hırslı, intikamcı, iyiliklerle ve kötülüklerle dolu. Ancak, bu romandaki zaman, mekan ve anlatım güzelliği kötülükleri bile kurala bağlıyor ve duygusal etkisini hafifletiyor; sevgi ve güzellik öne çıkıyor.
Mevlüt Süleymanlı, yirminci asrın başlarındaki göçerlerin hikayesini günümüzün bir Dede Korkut'u gibi anlatmış ve kutlamaya değer bir başarıya ulaşmıştır. Azerilerin san'at gücünü bir kere daha ortaya koyan bu romanı büyük bir zevkle okuyacaksınız.
(Arka Kapak)