Her siyasal parti günün koşullarına göre belirli politikaları seçiyor, belirli ilkeleri savunur görünüyor, gerekli gördükçe de kolaylıkla değiştiriyordu. Değişmeyen tek politika iktidar politikasıydı.
Artık hiç kimse hiçbir şeye inanmıyor. Olaylara işine geldiği açıdan bakıyor, ama aynı zamanda, mantık açısından baktığını sanıyor. Böyle olunca da en uzlaşmaz tutumları kaynaştırmakta bir sakınca görmüyor.
Bence Marx proletarya devriminin sonunda devletin yok olacağını söylerken, bu yok oluşu en sonunda evrensel adaletin egemenliğinin başlaması olarak tasarlıyordu.
"başta hukuk ve tüm toplumsal değerler olmak üzere, hemen her şeyle çelişiyor. Bir yandan düşlerde yaşıyor, bir yandan da herkes senin gibi olsun istiyorsun."