Ah ü enin üstadı. Haşim bir iki kelime ile budur sanıyorum. Usanmadan kullandığı âlâm, usanmadan maruz kaldığı âlâm içi bir ömür. Ve demirden bir kalem. Bütün büyük adamlar gibi yalnız ve belki biçare. Hemen evvelimdeki asrın eli kanlı, bir yandan müstehzi muharriri. Haşim'e övgüler ne eder. Yerinde ne esiyor? Yahya Kemal ile başlanır deniyor şiire.. Doğru.. Ve eklemek cüretinde bulunmak istiyorum.. Yahya Kemal'den Ahmet Haşim'e -en azından buraya- varana kadar okunmalıdır şiir. Anlamak arzusu var ise ülkemi, memleketimin arzu ve ızdıraplarını..
Haşim'in şiiri de arzu ve ızdıraplar şiiri denilebilir. Kesafeti baş döndürüyor şiirlerin, tasvirlerin.. Okumak elzem. Anlamak işi ne kadar sürer, biter mi bilmiyorum. Bir arzu ile okunur tüm kitaplar. Bir arzu ile açıyorsunuz Göl Saatleri'ni. Evet. Fakat ızdırap sarıyor dört yanınızı. Sadece Haşim'le hemdert olmak değil buna sebep elbet. Haşim'e ortak olamamak, anlayamamak, lisanına nüfuz edememek.. "Melâli anlamayan nesil" olmamak ümidiyle.. Acaip bir arzu, evet. Zarifoğlu'nun "acılarıma da kardeş olur musun" ifadesi melâli anlayacak nesil arayış suali miydi acaba? Bilmiyoruz. Melâl nedir, biliyor muyuz?