Kitabı pek istekli almadım açıkçası. Çünkü sıradan denilebilecek bir kapağa sahip, adını ilk kez duyduğum bir yazar tarafından kaleme alınmış ve ilk kez kitabını okuduğum bir yayınevine ait. Kitabı alırken de, okumak için kapağını açtığımda da, böyle güzel, böyle akıcı bir kurguyla karşılaşacağım aklımın ucundan bile geçmemişti.
Kitapta, ünlü seri katillerin işlediği cinayetleri kopyalayıp aynı yöntemle öldüren biri veya birilerinin peşine düşüyoruz. Konu klişe olsa da kurgusu aksamadan, hızlı bir şekilde akarak ilerliyor. Olaylar arasında çıkarımlarda bulunabilmemizi sağlayan kuşku tohumlarını da serpmiş yazar fakat üzülerek belirtmeliyim ki finali hem bana absürt geldi, hem de hikâye tam anlamıyla sonuçlanmadı. Daha doğrusu son 14 sayfada geçen bir karakter bu örüntüye ters düştü. Hadi tüm bunları da geçtim, serinin devam kitapları farklı bir kurgu ve farklı karakterle devam ediyor. Yani finalde ne gerek vardı başka bir karakteri de dahil etmeye diye yazara sormak istiyorum. Titizlikle inşa ettiği her şey bizzat kendi eliyle bozuldu, büyük bir gürültüyle yıkılıverdi.
Kitabın puanı 4,13. Aynı zamanda "Büyük Suçlar" serisinin de ilk kitabı. Seri şimdilik dört kitaptan oluşuyor. Her ne kadar finali beni üzse de, okuduğuma elbette pişman olmadım. Hatta son 14 sayfayı beynimden silerek bu yazarı okumaya devam edeceğim. Umarım aynı hatayı bir kez daha tekrarlamaz.