Bir görünüşü, bir ışığı, bir kişiliği ya da bir yazgıyı betimlerken umutsuzluğun saldırısına uğramayan yazar var mı? Doğanın renklerine, aydınlığın özüne bağlı kalmadığını duymayanı var mı? Kendinin insandan üstün ya da aşağı olduğunu, ya da yazgı argacının dışında kaldığını duymayanı var mı?