Gömüyü Arayan Adam sözleri ve alıntılarını, Gömüyü Arayan Adam kitap alıntılarını, Gömüyü Arayan Adam en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Gömü
Babam Abdülaziz Efendi
Yaşamınca bir gömü aradı
Sanki gömmüş gibi kendi
Yerini başkası bilmezdi
Bulamadan aradığını
Seksenüçünde tükendi
Gömü arayıcılar soyundan gelirim
Kimimiz altın arar kimimiz sevi
Hepimizin gönlünde o düşlem evi Bulamayacağımı bilirim
O olmayanı ararım
Babam gibi bulamadan ölürüm
Türümüz tükeniyor gittikçe oğlum
Sürdür ata armağanı kalıtımızı
Kurutma bu has damarı insansoyundan
Olmasa da ara düşleyip bir gömü
Yaşamak aramaktır içindeki gömüyü
Aziz Nesin
Elimdeki (şu andaki) belgelere göre, babam, dedesinin adı olan “Aziz Nesin” takmaadını ilk kez 1 Ocak 1944’te Millet dergisinde Arkadaş Hatırı öyküsünde kullanmıştır.
Aziz Nesin yoksul doğmuş, yoksul büyümüştü. Bütün yaşamı boyunca da bir yoksul gibi yaşadı. O, parayı kendisi için değil, başkaları için kazanmak istiyordu. Başkaları mutlu olsunlar, başkaları okusunlar diye...
Öyle sanıyorum ki, babam ve onun gibi olanların canlarını da ortaya koyarak işgalci düşmandan kurtarmak istedikleri hilafet ve saltanattı. Mustafa Kemal, onların düşmandan kurtarmak istediğini dağıtıp yok edince, elbet onlar da Mustafa Kemal'e düşman olacaklardı.
Anne, Aziz Nesin için bir melektir. Annenin erken ölümü bu imgeyi daha da güçlendirir elbet. Annesine benzeyen bir melek-kadın bulma düşüncesi yaşamı boyunca Aziz Nesin 'in peşini bırakmaz. Bunun bilincindedir de:
Benim için kadın, erişilmez, insandan ayrı, yüce bir varlıktı. Okurlarımın inanmayabilecekleri bişey söyleyeyim: Bunca kadınla yakınlığımdan sonra bile, bugün kadınları, elbet gerçekten sevdiklerimi, aynı biçimde görüyorum. O kadınlar,
biz erkekler gibi gerçek insan değil, gerçekte varolmayan, imgelememizin yarattığı birer peridirler; hiç eksiksizdirler. Bu yücelttiğim kadınlardan biri de elbet annemdir.
Benim kuşağımdan bu gizil düşüncelerle yetişmiş erkek pek- çoktur. Bunlar, eşlerinde annelerini arayan mutsuzlardır. Anne leri ne denli mükemmelse, anne lerini ne denli idealize etmişlerse, yaşamlarını paylaşacakları o mükemmel kadını hiçbir zaman bulamayacaklarından, o denli düşkırıklığına uğrayacaklar, evlilikleri o denli mutsuz sürecektir.
Bundan çıkardığım özet kanım şu: Bir anne ne denli ideal anneye yakınsa, oğlu evlendiğinde oğluna o denli kötülük etmiş olur. Oğul, boş yere o meleği, o periyi arayıp duracaktır.
Annemin Anısına
Bütün anneler annelerin en güzeli
Sen en güzellerin güzeli
Onüçünde evlendin
Onbeşinde beni doğurdun
Yirmialtı yaşındaydın
Yaşamadan öldün
Sevgi taşan bu yüreği sana borçluyum
Bir resmin bile yok bende
Fotoğraf çektirmek günahtı
Ne sinema seyrettin ne tiyatro
Elektrik havagazı su soba
Ve karyola bile yoktu evinde
Denize giremedin
Okuma yazma bilmedin
Güzel gözlerin
Kara peçenin arkasından baktı dünyaya
Yirmialtı yaşındayken
Yaşamadan öldün
Anneler artık yaşamadan ölmeyecek
Böyle gelmiş
Ama böyle gitmeyecek
Aziz Nesin
Bir resmin bile yok bende
Fotoğraf çektirmek günahtı
Ne sinema seyrettin ne tiyatro
Elektrik havagazı su soba
Ve karyola bile yoktu evinde
Denize giremedin
Okuma yazma bilmedin
Güzel gözlerin
Kara peçenin arkasından baktı dünyaya
Yirmialtı yaşındayken
Yaşamadan öldün
Allah'tan bile olsa bir karşılık bekleyerek insanlara iyilik yapmak, bence daha baştan Allah'la pazarlığa girmek ve bir koyup beş almayı istemek demektir.
Peki bu yetmiş yaşımda ben ne istiyorum? istediğim tek şey var: Ölümü haketmek... Ölen insanların pekçoğunun ölümü hakederek ölmüş olduklarına inanmıyorum. Ölüm, insanın ulaşabileceği en üst düzey, en yüce, en ulu yer bence... Çünkü yaşamın en olgunluğunda ölüyoruz. Bu yüce, bu ulu, bu en üst düzeydeki yere layık olarak, ölümü hak kederek mi ölüyoruz? Hakedilmesi en zor şey ölümdür. Ben ölünce, ölümü haketmiş olmayı isterim. Kaç ölü, ölümü haketmiştir? Ölümü haketmiş olanlar, yaşamışlardır ama, yaşadıkları yaşamı da haketmemişlerdir. Ölümlerini haketmiş olanlar ancak yaşamlarını da haketmiş, hatta yaşamdan alacaklı kalmış olurlar.
Biz gözüyaşlı insanlarız; sevinir ağlarız, üzülür ağlarız, kahrolur ağlarız. Mizahımız da bundan ötürü gözyaşlarından süzülmüş birkaç damla kahkahadır.