İnsanın öldükten sonra birkaç cümle etmeye hakkı olmalı. Konuşabilseydim onlara evdeki o kırmızı yılanı artık gerçek bir baba olmaya karar verdiğim için, onları korumak istediğim için öldürüldüğümü söyleyebilirdim. Oysa şimdi babalarının, derisinden kemer yapmak ve afiyetle yemek için yılanı öldürdüğünü sanıyorlar. Hâlâ merak içindeyim :Hayaletlerin gözyaşları var mıdır?
Elim cebime gitti, fotoğrafı çıkarıp saatlerce seyrettim: ipeksi sarı saç, kırılgan bir yüz, masmavi gözler ve Modigliani'nin elinden çıkmışçasına uzun, ince bir boyun. Gözlerinde bu dünyanın üstesinden gelmenin bir yolunun da kırılganlık ve masumiyet olduğuna yemin billah ettirecek zaman dışı bir mavilik.
….
Oradaydı, ilk sayfada. Bendeki fotoğrafın aynısı, babası vermiş olmalı. Ama bendeki fotoğraf kadar ışıltılı ve meleksi durmuyor artık; sanki ölmekle diğer insanlara benzemiş. Saçları ipeksi sarı değil, kumral. Gözleri masallardaki yaşı belli olmayan periler gibi değil, yirmili yaşlardaki bir genç kızın şaşkın edasıyla bakıyor. Aynı masumiyet, bu dünyayla baş etmenin bir yolunun da masumiyet olduğuna inanan aynı safça duruş.
….