En Eski Goncanın Üçüncü Günü kitaplarını, en eski Goncanın Üçüncü Günü sözleri ve alıntılarını, en eski Goncanın Üçüncü Günü yazarlarını, en eski Goncanın Üçüncü Günü yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Misket olup dağdan taştan akıncaya, yardan sekinceye, kör baykuş yuvasına, yılan çıyan deliğine girinceye; gelinciklerin koynuna, tilki inlerine, sincap kovuklarına sokuluncaya; yüzyıllar binyıllar geçesiye hiçbir şey bulamayıncaya, bekleye bekleye kurtlanıncaya, sonra o kurtlar cehennemî bir oburlukla dağı taşı yiyinceye, büyüyüp yılana dönüşünceye, sürü olup akıncaya; dağda bir mağara, mağarada dipsiz bir kuyu buluncaya, başka bir koldan gelen yılanlarla tanış oluncaya, sürünüp koklaşıncaya, ben o yılanların gözünde İlknur’un çakır gözlerini görünceye, sonra hep birlikte kuyuya doluncaya değin döndü su, döndü su…”
Sükûtun en yaşlı hüneridir; çok derin susup dünyayı dışladığınıza inandığınız anda içinizdeki bir tohuma sessizce su verir. Yeşerirken ruhunuz bile duymaz.
Saniyeler önce bitirdigim bu kitaba hemen inceleme yazmak istedim. Günlerdir bu ânı bekliyorum; bi inceleme yazayım, belki bi gören olur, okumak ister diye.
Öykü okumakla pek aram yoktur. Ama bu kitaptaki her bir öykü beni alıp başka alemlere sürükledi. Her bir öykünün sonunda 'nasıl?' dedim. Nasıl birkaç sayfada bu kadar yoğun bi duygu seli anlatılabilir? Ben nasıl bu duyguları ta derinden hissedebilirim? Gerçek öykü yazarlığı bu olsa gerek. Biliyorum ki ilerleyen günlerde bu anlatımı, vurgulanan duyguları özleyeceğim ve her seferinde kendimi yeniden bu öyküleri okurken bulacağım.
Bilmiyorum başka bi şey dememe gerek var mı? Eğer edebiyat seviyorsanız ve farklı tarzda bi şeyler okumak istiyorsanız lütfen bu öykü kitabına bi şans verin. İnşallah okur ve beğenirsiniz.
Gönül isterdi Yücel Balku yazsın ben okuyayım ama malesef mümkün değil. Allah rahmet eylesin.