Gönül Bahçesinden Son Nefes

Osman Nuri Topbaş

Gönül Bahçesinden Son Nefes Sözleri ve Alıntıları

Gönül Bahçesinden Son Nefes sözleri ve alıntılarını, Gönül Bahçesinden Son Nefes kitap alıntılarını, Gönül Bahçesinden Son Nefes en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Akıbet meçhuldür.Firavun'un sihirbazları misali, dalâlet üzere yaşayıp âhir ömürlerinde hidâyete erenler olduğu gibi,Kârun ve Bel'am bin Baura misāli,hidâyet üzere yürüyüp,sonunda defterini hüsranla kapatmış olanlar da mevcuddur. Dolayısıyla bir kul, hangi mânevî makam, mertebe ve üstünlükte olursa olsun, nefs ve şeytan, dâimâ pusuda beklemekte ve fırsatını bulur bulmaz ayakları sırât-ı müstakîm'den kaydırabilmektedir.
"Arif, âhireti sağ eline, dünyayı sol eline almış, gönlünü de Hakk'a çevirmiştir. Artık hiçbir şey onu Hak'tan başkasıyla meşgul edemez." Yahya bin Muâz (rahmetullahi aleyh)
Sayfa 197
Reklam
Hak dostlarından Ramazanoğlu Mahmud Sami Hazretleri, hukuk tahsili yapmış olmalarına rağmen, bir kul hakkına girmek korku ve endişesiyle bu meslekle iştigâl etmeyip, Tahtakale'de bir işyerinin muhasebe defterini tutmayı tercih etmişlerdi. Hazret, işe gitmek için vapurla Karaköy'e geçerdi. Karaköy'den Tahtakale'ye kadar ise, dolmuşa binmek yerine, bu ihtiyacından fedakârlık yaparak yürüyerek gider, o dolmuş parasını da infak ederdi. Büyüklerin bu yüksek ahlâk ve hâlleri bizler için ne güzel bir nûmûnedir.
Sayfa 175
Gözyaşı, ilahi muhabbet bağına girenler için bir tevbe pınarıdır. Günahları yıkar, temizler. Rabb'e karşı bir şükran ifadesidir. Gözyaşı, Cenâb-ı Hakk'in ümid dergahıdır. Bütün Ümidlerin kesildiği bir anda bu dergâhın eşiğinde ağlayabilenler gerçek bahtiyarlardır. Gözyaşı, kelimelerin taşıyamayacağı mânâları yüklenen ve ifade edebilen bir lisandır ki, kul onunla, kendisinin bile hayal edemeyeceği şeyleri Rabb'inden istemiş olur... Onun için sevdalar gözyaşı pınarının başında teselli bulur. Garipler onun kıyısında dinlenir.
Sayfa 121
Bir terzi, sâlihlerden bir zâta; -Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in: Allah Teâlâ, kulunun tevbesini, canı boğazına gelmediği müddetçe kabul eder.» (Tirmizi, Deavat, 98) hadîs-i şerîfi hakkında ne buyurursunuz? diye sual etti. O zât da sordu: -Evet, böyledir. Ama senin mesleğin nedir? -Terziyim elbise dikerim. -Terzilikte en kolay şey nedir? -Makası tutup kumaşı kesmektir. -Kaç seneden beri bu işi yaparsın? -Otuz seneden beri. -Canın gırtlağına geldiği zaman, kumaş kesebilir misin? -Hayır, kesemem. -Ey terzi! Bir müddet zahmet çekip öğrendiğin ve otuz sene kolaylıkla yaptığın bir işi o zaman yapamazsan, ömründe hiç yapmadığın tevbeyi o an nasıl yapabilirsin? Bugün gücün yerinde iken tevbe eyle! Yoksa son nefeste istiğfâr ve hüsn-i hâtime nasib olmayabilir... Sen hiç: «Ölüm gelmeden evvel tevbe etmekte acele ediniz!» (Münâvi, Feyzü'l-kadir. V. 65) sözünü işitmedin mi?
Sayfa 117
İnsanı insan yapan, beyin ve kalb fonksiyonlarıdır. Sadece beyne yüklenilip kalb alemi ihmal edildiği zaman, insan belki iyi bir dünya adamı olur. Lakin ince, rakik bir mü'min olabilmek için kalbin de hamur gibi yumuşaması, incelmesi ve hissiyât derinliği- ne bürünmesi zaruridir. Kalbi bu kıvamda çalışan bir mü'min için her şey "hâl lisânı" ile konuşur. İnsanın, kendinden başlayarak yüzü-gözü, üstü-başı vitrinidir. Bütün varlıkların "lisân-ı hal" deni- len bir lisânı vardır ki, her şey bununla beyân hâlindedir.
Sayfa 105
Reklam
908 öğeden 781 ile 790 arasındakiler gösteriliyor.