Fakat kanun ve kamuoyu yanılmaz olsaydı kanun maddeleri daima hâl ve zamanın icabına göre değiştirilmez ve insanların geleceği Orta Çağ'daki bütün vahşet ve dehşetiyle sabit kalırdı.
"Söylenmemesi uygun sayılan hiçbir hakikat yoktur. İfşasından korkulanlar hakikat giysisine sokulan fitnelerdir. İşte bu da o türden. Ne ilim ne de âlim boş sözlerden ürkmez. Ürken hayvanı ürküten onunla aynı hâlde olandır. Ham olmayan kulaklar olgun lakırdı isterler."
Mesele içten içe bir tahakküm, yani birbirini alt etme meselesidir. Karı koca dan hangisi diğerinin burnuna hırızmayı takarsa mağlup taraf için zincirin çekildiği tarafa gitmekten başka bir hak çare kalmaz.