Allah, insanın içini ateşlerin yeri yapmıştır. Allah’a olan şevk ateşi, talep ateşi, zikir ateşi, tefekkür ateşi, mizaç ateşi, bu ateşlerden bazılarıdır.
HADİS: “Hiçbir kul yoktur ki, bir günah işledikten sonra abdest alıp, iki rekat namaz kılsın ve ardından estağfirullah diyerek Allah’a tövbe etsin de Allah onu bağışlamasın.”
İnsanları kötü bildiklerinden değil de, Allah'la (c.c.) daha fazla beraber olabilmek için onlardan uzaklaşıp yalnız kalmaya, onlarla olan ilişkilerini azaltmaya kendilerini zorlarlar.
İşin sonu itibariyle kimin nereye gideceğini bilmeden, kendini başkasından daha hayırlı gören kişi aldanmıştır, Allah'ı (c.c.) tanımıyordur, ciltler dolusu bilgi sahibi olsa da bu kimsede hayır yoktur.
Kulun gerçekten yaratanını sevdiğini gösteren üç alamet vardır: Tercih hakkını bırakmak, başa gelen her bir şeyi güzel bulmak, her şeyde O'nun kemal sıfatını görmek.
Allah'ın (c.c.) kulunu sevdiğinin alâmeti de üçtür: Kuldan sâdır olan her şeyden râzı olması, kendisinden bahsetmesine izin vermesi, hikmetiyle sırrını kulunun üzerine bırakması.