Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev

Étienne de la Boétie

En Yeni Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev sözleri ve alıntılarını, en yeni Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Demek ki halklar ellerinin kollarının bağlanmasına izin veriyorlar veya daha doğrusu bağlattırıyorlar, çünkü kulluk etmeyi reddetseler bağları koparacaklar. Halkın kendisi kul olmayı kabul edip kendi boğazını kesiyor; kul olmayı veya özgür olmayı seçebilirken özgürlüğü itip boyunduruğu seçiyor; felaketini kabul ediyor veya daha doğrusu felaketin peşinden koşuyor.
İki, üç veya dört kişinin tek bir kişiye boyun eğmesi tuhaf olsa da mümkündür; belki de bunun cesaret eksikliğinden olduğu söylenebilir haklı olarak. Ama yüz kişi, bin kişi tek bir kişinin zulmüne ses çıkartmıyorsa, bunun ödleklik olduğu, ona çatmaya cesaret edemedikleri veya daha da iyisi onu küçümsedikleri ve adam yerine koymadıkları için ona karşı koymak istemedikleri hâlâ söylenebilir mi? Son olarak yüz kişi, bin kişi değil de, yüz ülkenin, bin şehrin, bir milyon insanın, hiç çekinmeden onlara serf ve köle gibi davranan birisini ezmek için saldırmadığını görsek, bunu nasıl nitelendiririz? Korkaklık mıdır? Ama bütün kötü eğilimler için aşılamayacak sınırlar vardır. İki adam, hatta on adam bir adamdan çekinebilir, ama bin adamın, bir milyon adamın, bin şehrin tek bir adama karşı kendilerini korumaması! Ah! Bu yalnızca ödleklik değildir, ödleklik buraya kadar varamaz; tıpkı yürekliliğin tek bir adamın bir kaleye tırmanmasını, bir orduya saldırmasını, bir ülkeyi gerektirmediği beklemediği gibi! Ödleklik kelimesinin karşılık gelmediği, onu anlatmak için hiçbir ifadenin bulunmadığı, doğanın inkâr ettiği ve dilin de adlandırmayı reddettiği bu korkunç kötü eğilim nedir?...
Reklam
Şimdilik bana anlatılmasını istediğim şey şudur: Nasıl oluyor da bunca insan, bunca şehir, bunca ulus, kendisine verdikleri güçten başka gücü olmayan, katlanmayı kabul ettikleri ölçüde onlara zarar verme erkine sahip, ona karşı gelmektense ondan gelen her şeyi sineye çekmeyi tercih ettikleri takdirde onlara hiçbir kötülük etmeyen tek bir tirana tahammül ediyor? Ne kadar şaşırtıcı bir şeydir bu (aslında şaşırmaktan ziyade üzülünmesi gereken çok sıradan bir şeydir)! Sefil bir şekilde kullaştırılmış, zorlayıcı bir güç tarafından zorlanmış değil de, tek olduğu için korkmaları gerekmeyen, onlara karşı insafsız ve acımasız olduğu için sevmedikleri tek bir kişinin karşısında hayran kalmış, bir anlamda büyülenmiş, acınası bir boyunduruğa başları eğik tâbi olmuş milyonlarca insanı görmek şaşırtıcıdır.
Ama doğrusu iyiliği konusunda asla emin olamayacağımız ve dilediğinde kötü olabilecek bir efendiye kul olmak büyük bir felaket değil midir? Peki ya birkaç efendiye itaat etmek, efendi sayısı kadar mutsuz olmak anlamına gelmez mi?
Asur Kralları ve daha sonraları özellikle Med Kralları toplumun karşısına mümkün olduğunca geç çıkarlardı. Böylece bu aşağı halk tabakasında kendilerinin insandan daha üstün bir şey olduklarına ilişkin bir kuşku yaratılırdı ve görmedikleri nesneler üzerinde kolayca imgeler oluşturan insanlar, bu düş içinde bırakılırdı.
Sayfa 47
Hiç kuşkusuz, tiran hiçbir zaman ne sevilir ne de sever. Kutsal bir sözcük, aziz bir şey olan dostluk, yalnızca iyi insanlar arasında bulunur ve karşılıklı saygı ile kurulur; yapılan bir iyilikle değil de daha çok iyi bir yaşamla sürdürülür. bir kişiyi başka birisinin güvenilir dostu kılan, onun doğruluğunu kavrayıp güvenine sahip olması ve onun iyi doğal yapısını, dürüstlüğünü ve tutarlılığını bilmesidir. Gaddarlığın, namussuzluğun adaletsizliğin olduğu yerde dostluk olamaz. Kötüler kendi aralarında toplanınca bu bir komplo olur, yoksa bir arkadaş topluluğu değil. Birbirleriyle konuşmazlar, fakat birbirlerinden çekinirler. Dost değil suç ortaklarıdırlar.
Sayfa 59
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.