Birbirlerinin ıstıraplarını yatıştırmaktan aciz olduklarını biliyorlardı. Bu ıstırapları dinleye dinleye hepsinin teselli kaynağı tükenmişti. İhtiyar evliler gibi adeta birbirlerine söyleyecek hiçbir şeyleri kalmamıştı. Bu nedenle aralarında ölçülü bir hayatın ilişkileri, yağlanmamıș makinelerin hareketleri vardı. Hepsi de sokakta gözleri görmeyen bir adamın önünden geçecek, eğilmeyecek, bir felaket haberini üzülmeksizin dinleyecek ve bir ölümde, bir sefalet meselesinin kendilerini en müthiş bir can çekişmesine kayıtsız bırakan neticeyi göreceklerdi.
Belki de bazı insanların birlikte yaşadıkları insanlardan alabilecekleri fazlaca bir şey yoktur... Ruhlarındaki boşluğu gösterdikten sonra, kendilerini layık buldukları bu durumun başkaları tarafından yaratıldığını düşünürler.
İnsanlar dehanın kudreti altında ezilirler, ona karşı kin duyarlar, aleyhinde iftiralar ederler. Eğer deha; işinde inat ederse, insanlar eğilirler. İnsanlar dehayı çamura gömmeyi başaramazlarsa, diz çöküp ona taparlar.
İnsan sevdiğini duyar. Duygu her şeye nüfuz eder ve mesafeleri aşar. Bir mektup bir ruhtur, konuşan sesin yansımasıdır. Hassas kimseler onu aşkın en kıymetli hazinesi sayarlar.
İki vücudu tek bir vücut halinde birleştiren iyilik ve lütufkârlık gerçek aşk kadar anlaşılmamış ve o kadar nadir olan ilahi bir ihtirastır. İkisi de güzel ruhların cömertliğidir.