Her yetişkin gibi çocukların da şiddet veya saldırganlık içeren yayınlardan sosyalleşme, eğitim ve entelektüel düzeylerine, kişiliklerine göre farklı biçimlerde etkilenmeleri doğaldır. Bir çocuk, şiddeti taklit ederek de şiddetle özdeşleşebilir. Şiddeti hayatına yansıtarak, saldırganlaşabilir; sorunlarını şiddetle çözme eğilimini benimseyebilir. Kavgacı, geçimsiz,haşarı çocuk tipi bunu yaparken, çekingen bir çocuk, şiddet ve saldırganlık ögeli yayınları izledikçe daha da korkabilir, içe kapanabilir, kabuslar görebilir; adeta şiddet yanlısı olmaktan korkar hale gelebilir. Bütün bu olumsuzlukların ilk sorumlusu iletişim aracı değil ailedir. Ailenin iletişim araçları ile ilişkisini düzenleme bilinci oluşmadıkça çocuk, şiddet ve saldırganlığın kurbanı olmaktan kurtulamaz.
Postman'ın belirttiği gibi, medya metaforları dünyayı bizim adımıza sınıflandırır, sıraya sokar, bir çerçeve çizer, genişletir, küçültür, daraltır, renklendirir ve dünyanın görünümüne ilişkin savlar ortaya atarlar.
Enformatik çocuk, teknolojinin imkanları ile yetişkinleştirilmiş bir varlıktır. Başka bir deyişle, modern bir sömürgedir. Bir anlamda, ilkel toplumlarda prangalı çocuğun, modern toplumlarda tasmalı çocukla yer değiştirmesi. Enformatik çocuk, teknolojinin şaşırtıcı imkanlarını kullanan çağdaş bir köleden farksızdır.
Çocuklar erken uyarılıyor ve küçük yaşta yetişkinler dünyasına katılıyorlar. Modern çocukluk paradigmasının aslında modern yetişkinlik paradigması oluşu da bu. Çocukların yetişkinliğe yetişkinlerin çocukluğa doğru hızla kaydığı enformatik bir dünya.