Ciddi manada parayı çok sevmeyen, zenginlik hayalleri olmayan biriyim. Ama şu kitabı okurken zengin biri olmayı istedim. Ha zengin olunca ne yapacaksın bu parayla derseniz: Bu kitabı en az 1 milyon tane bastırıp sokaklarda bedava dağıtacağım, onun için istiyorum.
Sitede bile okunma oranının bu kadar düşük olmasına çok üzüldüm açıkçası. Özellikle günümüzde gösteriş bakımdan tam bir sirke dönen dünyada, hemen hemen her kütüphanede mutlaka olması gereken bir yapıt.
Henüz medya sektörünün, sosyal medyanın, televizyonun, gösteri dünyasına ait her öğenin günümüzdeki kadar toplumu etkisi altına almadığı, kitlelerin buna tamamen esir olmadığı bir dönemde yazılmış olmasına rağmen, müthiş bir öngörüyle günümüzdeki durumun çok net bir fotoğrafını çekmiş Guy Debord. Medya şiddet ilişkisini, devletlerin ve hükümran sınıfın toplumu ehlileştirmek için kullandığı gösteri unsurlarını o kadar iyi anlatmış ki bana göre kitap bu yönüyle kapitalist ekonominin en sert ve güçlü eleştirilerinden biri, yani tam bir: '' Kutsal Kitap ''
Görüntü karşısında kaybeden yazıyı, imgelerin imparatorluğunu, var olmaktan önce sahip olmaya daha sonra da sahipmiş gibi görünmeye evrilen amaçlara kadar çok geniş konular işlenmiş.
Yayınlandığı dönemde Guy Debord'un bu tezleri aşırı görülse de, günümüz dünyasından bakınca kendisinin ne kadar büyük bir öngörüye sahip olduğu daha net anlaşılıyor. Yediği yemekten, giydiği kıyafete, eşine yaptığı en küçük sürprizden, çocuğuna aldığı bir kaleme kadar sosyal medyada ilan etmese içi huzur bulmayan sirk çalışanlarıyla dolu etrafımız. Onlara bu sahte huzur algısını oluşturan medya sahiplerinin de bir aslan terbiyecisinden hiçbir farkı yok. İnsanlar ailesiyle içeceği basit bir çorba ile mutlu olamıyor. Neden? Çünkü telefonundan ya da televizyonundan evinin içine ve hayatına sızan diğer insanlar yani '' gösteri kahramanları '', onlara yaptıkları gösteri sayesinde mutluluğun bundan daha fazlası olması gerektiğini dikte ediyorlar. '' Daha, daha, daha fazlasına sahip olmalısın, sen sadece bunlarla mutlu olamazsın, bak A kişisine sen ondan daha iyiyken nasıl olur da senden fazlasına sahip olur. '' diye diye etrafımızı, hiçbir şeyden mutlu olmayan, kısa yoldan zengin olup, o gördüğü ama erişemediği her şeye sahip olmak için her şeyi yapabilecek tatminsiz ruh hastaları ile dolduruldular. Ya da Guy Debord'un söylemiyle '' Görünen şey iyidir, iyi olan şey görünür. '' düşüncesi insanların kutsalı olmuş durumda. Bunu hayatının mottosu olarak kabul etmeyen, gösteriyi reddeden insanların nesli tükenme tehlikesi geçiriyor. Lütfen çevrenizde sayısı az olsa da bu insanlardan varsa şayet, kıymetini bilin, hatta cam fanus içinde falan saklayın.
Son olarak yazarın efsane bir başka tespitini daha paylaşıp bitirmek istiyorum, ki ne kadar iyi bir gözlemci olduğu daha net anlaşılsın: " Terörizm, demokrasilerin meşruluk aracıdır. her demokrasi, yerini ve meşruluğunu sağlama almak için kendi terörünü kendi doğurur"
Bütün bu sebeplerden ötürü; ''' Gösteri Toplumu '', okunduğunda insanı aydınlatan bir aforizmalar kitabı. Kesinlikle okunması ve okutulması gereken kitapların başında geliyor.
Kitapla ve yazarla ilgili internette araştırma yaparken şöyle de bir videoya rastlamıştım: https://www.youtube.com/watch?v=IaHMgToJIjA
Meraklısına duyurulur :) Tabi Fransızcanın o şiirsel fonetiğine aldanıp da videodaki eleştirileri gözden kaçırmayın benim gibi :)
Eklemeyi nasıl unuturum editi: Bilenler zaten hasta derecede seviyor Black Mirror serisini ama bilmeyenler için '' Gösteri Toplumu '' nedirin en güzel anlatılmış hali bu dizinin özellikle: 1. sezon 1. bölüm, 2. sezon 2. bölüm ve 3. sezon 1. bölümlerinde mevcuttur. Şiddetle tavsiye ederim, efsane dizidir.