İktidarı elinde tutanların iktidarın devamlılığı için halkı uyutmak için, gösteriler düzenlemeleri belki de Roma dönemi gladyatör döğüşlerinden başlar denirse yanlış olmaz.
Kapitalizm eleştirisi yapan tüm araştırmacıların vardığı nokta halkın dikkatini bir noktaya çekip ürün satmak, yaşam satmak ya da iktidarı eleştirmelerinden halkı uzak tutmak.
Adorno, Akıl Tutulması kitabında kapitalizmin insanların nesnel aklı yok edip, öznel aklı faydacılığı öne çıkardığını söyler.
Sürekli bir koşturma haline getirilen yaşamın içerisinde, oturup bir gün ne yapıyoruz biz ? sorusunu sordurmayan kapitalist bir dünya da yaşıyoruz.
Kitap bize bu acı tablonun analizini çıkarıyor.
Ekonominin yani kapitalizmin hükmettiği dünya da; toplumlara, din, etnik yapı,kültürel farklar hapsi birer “cambaza bak” argümanı olarak sunulur diyor.
Gösteride tüm değerler, insanlar da gösterinin amacına hizmet eder ve herkese kendi payına bir paye verilir diyor yazar.
Yaptıkların ve yapacaklarınla büyük gösterinin bir parçası olursun ve farkında olursun ya da olmazsın kendini pazarlarsın diyor yazar.
Bu gösterinin en tehlikeli yanı ise sürdürülebilir kapitalist ekonominin iktidarı elinde tutmak olduğunu ve demokrasinin bu iktidarca oyuncak olduğudur.
Sosyalistlerin “burjuva demokrasisi” tanımlaması yaptığı bu sistemde demokrasi oyuncak haline gelir.
Siyasal ve sosyolojik olarak bireylerin ve toplumların sürekli bu sistemde sürekli manüpile edildiği bir ortamda okura diyor ki; sen bu oyunun neresindesin ??