"-Senin avunmaya ihtiyacın yok,- diye söze girdi Halil Bey. -Yaptığın işi, yapmak zorunda olduğundan burdasın. Ve burda olman, senin suçun değil, asıl suçlu olanlar bizi buraya getirenlerdir. Ve böylelikle kendi suçlarını örteceklerini sanıyorlar. Oysa kendi gözlerini köreltip, kendi vicdanlarını susturmadıkça, üstlerinden atamazlar suçlarını. Bu bile yetersizdir. Biz kimin suçlu kimin haklı olduğunu biliyoruz. Ve önemli olan da bizim bilmemizdir. Öyle değil mi baba?"
"Ne sıvışmaktır bizim işimiz ne de yanlışlarımızdan ürkmek. Doğruyu bulmanın yolu, yanlışın nerede olduğunu bilmek, bilmiyorsak bulup çıkartmaktan geçer."
"Hazreti Muhammed, toprak onu işleyenin, su onu kullananın, demiş. Devrimci yoldaşlarımız da bunları söylüyorlar. Hatta ilerde devrimle birlikte Lenin de bunu haykırdı ilk olarak."
Ben söyleyeyim dedi Halil Bey;
suçun işçi olmandır.
işçi olmadığında gördük makinenin zavallılığını Halil Bey diye cevapladı Hüseyin. bozulmuş oyuncakları gibi Duruverdi Onca vasıta...vede kaltaban memurların hiç biride yürütemedi hiçbirini...
Halil Bey'in dediği senin dediğinden başka diye söze girdi Cezmi baba.
işçi olacaksın ama işçi gibi değil. hayvan gibi işçi olacaksın.
O zaman da hayvanları koşsunlar işe Baba... bizden ne istiyorlar?
bizden hayvanlasmamizi istiyorlar evlat... çalışacaksın. alabildiğine çalışacaksın hem de... efendin yemlerse seni dua edeceksin aman ne iyi insan diye. yemlemezse saygıda kusur etmeyip bekleyeceksin. Belki bir gün gönlü olacak Adamın. belki yemleyecek seni az biraz. belki arttıracak bile. artırdı, ne güzel. artırmadi mı, öleceksin Sessiz Sedasız...
"Pederşahi şartlar içinde eşit sayılırız. Herkesin topluma gücü kadar verip, kendine yetecek kadar alması, geleneğimiz bizim. Adına da imece diyoruz...Karşılıksız yardım gibi kullanır kimi. Hiç bile değil. Bir zarurettir. Onlar anlatıyor. Biz düşünüyoruz. Ev yapmaktan, ekin biçmeye, kilim dokumaktan ekmek pişirmeye o ortak düzenin daha gelişmesini anlatıyorlar. İşte cennet burası... Herkesin verebildiğince, herkese yeterince diyoruz. Tek özlemimiz, toprak belki."
- Bizim oğlanlar paşa olmak istediler kadın. Her biri bir paşa olmak istedi. Ne var ki, orduları yoktu arkalarında.. Kendileri yiğit, güzel, bilgili insanlardı. Ama o bilgi, yayıldığında geçerlik kazanır. Silahın karşısında bilgi ne etsin? Silah gereklidir. Sana çevrilenden daha güçlü, daha çok silah... Herkes paşa olursa kim dövüşecek? Paşalar mı? Paşa, ordu saldırırken geride, çekilirken önde olur. Yoksa yönetemez. Demek ki, ersiz de paşa olunmaz. Biz erler ise avanakça uyuyup, kısılmışız köşemizde. Uyandık bu gürültüyle.
Yok arkadaş...İşçi dediğin, dünyanın en uyanık adamı olmaya koşulu. Uykusunun en derin yerinde bile zorunlu buna. Yoksa kazığı öyle bir sokarlar ki, horultusundan filizlenir kol gibi...
Bir zorba hakimiyeti ele geçirmiş. Bunu her halde güzellikle almadı. Zorba dediğimize göre! Sonra klan büyüyünce zorbalar da çoğalmış. Al sana kölelerden ve de efendilerden meydana gelen yeni bir düzen.