“Dünyayı bir sahne gibi düşünelim. Herkesin kendi dilinden yaşadığı kusursuz bir öyküsü var. Bir insanla yakınlığımız, yaşadıklarımızın derinliği kadar onun oyununu, öyküsünü görebiliriz. Bazılarını çok, bazılarını daha az.”s.184
Çam ağaçları, yıldızlar ve çocuklar… yalnızlıklarını birbirleriyle mi paylaşırlar? Yıldızlarla neler konuşulur? Kimlere haber gönderilir? Çam ağaçları bir sırrı ne kadar saklar?
Şimdi hem küçük, hem büyüğüm. Küçüksün derler, istediğimi yaptırmazlar, büyüdün derler, her işe koşarlar… Ah, bir hemencecik büyüyebilsem! Her şey ne kolay olacak.
Bana sorarsanız anlamaya çalışmak en iyisidir… Herkes aynı olsa dünya tatsız olurdu. Albatros gitmekte iyi yaptı. Kendine benzeyen başka Albatroslar bulmuştur şimdi.
Sıradan bir yaşamı olan çoktur. Ama ‘Kafama koydum, tutkularımın, hayallerimin peşinden gideceğim,’ diyen kaç kişi çıkar? Dünyada çok şey Yiğit Albatros’lar çoğalırsa değişebilir ancak.
Ne sıralarda oturan ne bahçede ip atlayan ne de defterine çözdüğü problemi “Öğretmenim olmuş mu?” diye soracak eksik dişli çocuklar varmış ortada. Evlerinde kapalı perdelerin gerisinde, ahırlarda hayvanların dünyasına gizlenmiş çocuklar.