Bir ev ancak kutsal bir yer, bir aile ocağıysa... bir evdir.
Evin gerçek niteliği bir huzur yeri olmasıdır: Yalnızca her türlü incinmeye değil; her türlü korkuya, kuşkuya ve anlaşmazlığa karşı da
bir sığınak. Böyle değilse eğer, orası bir ev değildir; dışarıdaki yaşamın gerginlikleri evin içine sızarsa ve karı ya da koca dış dünyanın,o uyumsuz, sevgisiz ya da düşman toplumun eşikten içeri girmesine izin verirse orası ev olmaktan çıkar; dış dünyanın, üzerine çatı çekip içinde ateş yaktığımız bir parçası olur yalnızca...
"Tıpkı, uçsuz bucaksız dağ gibi dalgaların inip çıktığı, uluyan, fırtınalı bir denizdeki teknesinde oturan ve zayıf teknesine güvenen denizci gibi, insanoğullarının her biri de eziyetler dünyasının ortasında, sakince oturur.”