Grup Psikoterapisinin Teori ve Pratiği

Irvin D. Yalom

En Eski Grup Psikoterapisinin Teori ve Pratiği Sözleri ve Alıntıları

En Eski Grup Psikoterapisinin Teori ve Pratiği sözleri ve alıntılarını, en eski Grup Psikoterapisinin Teori ve Pratiği kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Birey, rakibinin önceki yaşamının şimdiki duruma yol açan yönlerini anladığında kişinin konumu anlaşılır olmakla kalmaz, birey için doğru bile görünebilir. Anlamak affetmektir.
Sıkıcı hastanın altını çizdiği dinamikler, bireyden bireye büyük ölçüde değişir. Birçoğunun özde bağımlı bir konumu vardır ve reddedilme ve terk edilmekten o denli korkarlar ki bir misillemeyi başlatabilecek herhangi bir saldırgan ifadeden kaçınırlar. Saldırganlık ve sağlıklı bir biçimde kendi haklarını aramayı birbirine karıştırırlar ve büyümeyi, kendilerini arzuları, ilgileri ve kanılarıyla bir bütün olarak ortaya koymayı reddederler. Önüne geçmeyi umdukları reddedilme ve terk edilme durumunun (başkalarını sıkarak) vukuuna sebep olurlar.
Reklam
Kendimize ait şeyleri yadsığımızda ya da bastırdığımızda ağır bir bedel öderiz: Derin ve şekillenmemiş bir kısıtlanma duygusu hisseder, tetikte bekler; içten gelen, fakat bize yabancı olan ve dışa vurulmayı isteyen dürtüler yüzünden sıkıntı ve şaşkınlık hissederiz. Bu bütünden ayrılmış bölümleri geri aldığımızda tümlük ve derin bir serbestlik duygusu yaşarız.
Çocukların çoğu aşırı derecede meraklıdır gerçekten de bir çocuk çevresine merak duymadığında endişeleniriz.
Yaşamak için bir nedeni olan, nasıla her türlü dayanabilir. ~Nietzsche~
Tanrı'yla Cennet ve Cehennem üzerine sohbet eden hahamla ilgili eski bir Hasidik öyküsü vardır. Tanrı, "Sana Cehennem'i göstermek istiyorum" , der ve hahamı, açlıktan ölen umutsuz bir garip insanın oturduğu oldukça geniş bir yuvarlak masanın yer aldığı bir odaya bırakır. Masanın ortasında herkese yetecek büyüklükte bir kazan vardır. Kazandan yayılan koku nefistir ve hahamın ağzını sulandırır. Ancak henüz kimse yemek yiyememiştir. Masanın çevresindeki insanların ellerinde kazana erişerek kaşık dolusu yemek alacak fakat sapı ağızlarına götüremeyecek kadar uzun kaşıklar vardır. Haham acılarının gerçekten büyük olduğunu görür ve acıma duygusuyla başını eğer. Tanrı, "Şimdi sana Cennet'i göstereceğim", der ve ilkinin tamamen aynısı bir başka oraya girerler; aynı büyüklükte yuvarlak bir masa, aynı büyüklükte bir yemek kazanı ve aynı uzun saplı kaşıklar burada da vardır. Burada neşeli bir hava esmektedir, herkes iyice karnını doyurmuş, hâlinden memnun ve çoşku dolu görünmektedir. Haham neler olup bittiğini anlamaz ve Tanrı'ya bakar. "Basit bir şey, fakat altında bir ustalık yatıyor", der Tanrı. "Görüyorsun birbirlerini beslemeyi öğrenmişler."
Sayfa 26
Reklam
50 öğeden 91 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.