Kan ve gözyaşı ile beslenen çağımızda şerha şerha çatlamış çorak topraklarımıza bir rahmet gibi yağmur düştü önce.. Ve çiçeklerin adını unuttuğumuz bir zamanda Gül ve Ben geldi.. Renksiz ve kokusuz naylon çiçeklere gül adını koyduğumuz bir zamanda, bülbüllerin sustuğu, gülzârın tarumar olduğu bir zamanda "Yağmur" ile yıkanmış topraklarımıza Gül dikmeye geldi Nurullah Genç.. Ve gördük ki gül yağmurun bir sonraki adıdır.
Gül ve ben yağmur'un devamı. Daha uzun soluklu bir poem. Bir mesnevi, alegorik bir eser.. Üç bölümden oluşan senfonik bir eser Gül ve ben.
Eser üç bölümdür. Dramatik kurgulu üc bölüm..
Birinci bölüm kur'an'daki hurûf-u mukâtaa benzeri her biri bir harf taşıyan üç alt bölümden müteşekkildir: Elif- Lâm - He.. "Allah" kelimesi de bu harflerden oluşmakta..
"Arzuhal" üst başlığını taşıyan ikinci bölüm yedi bölümden oluşmaktadır: Irmaga, Serviye, Geceye, Aya, Sabaha, Güneşe, Ulu Tanrıya..
Irmağa yaklaştım akarak gitti
Servi gözyaşlı bakarak gitti
Gece, tenha koydu beni dünyaya
Kanlı çığlığımı duyurdum aya
Acıdı halime gökte her yıldız
Sabah saçlarımı okşadı yalnız
Güneş bile derman olmadı bana
Son bir ümid ile yöneldim sana
Boynumu kırdım da kapına geldim..
Dr. Abdülkerim Dinç