Tanrı insanın ağzına bir arslanın dişlerini koymamıştır hiçbir zaman. Ama insan gülerek ısırır. Yine aynı Tanrı, insanın gözlerine yılanın o büyüleyici kurnazlığını da koymamıştır. Ama insan gülerek kandırır.
Sanatsal yapının özünü tanrı ve şeytan , yani onların imledikleri ruh ve ten ikilisinden yola çıkarak açıklayan Baudelaire, gülmede de işin içine şeytansı bir şeylerin , bir "muzırlığın " girdiğini , yani tensel olanın ruhu ayarttığını , baştan çıkardığını, onun saflığını bozduğunu, ona , " Kalk , hoşlanmadığın her şeye tepkini göster , hoşlandığın her şeyi yap ! " diyerek onu devinimsizlikten , ölmüş gibilikten kurtardığını , onu böylece aşırı bir zevke ulaştırdığını , sonuç olarak da tensel olanla ruhsal olanın bu çatışma ve uzlaşmasından gülme doğduğunu söylüyor gibidir.
...Tanrı insanın ağzına bir aslanın dişlerini koymamıştır hiçbir zaman. Ama insan gülerek ısırır. Yine aynı Tanrı insanın gözlerine yılanın o büyüleyici kurnazlığını koymamıştır. Ama insan gülerek kandırır.