Kabullenen, susan ve önüne bakan bir insana dönüşüyorsun.. Yani büyüyorsun.. Ne kadar da üzücü.. İnsanın içinde bulunduğu durumu yaşamak zorunda olması, kaçamaması, erteleyememesi, hafifletememesi ne büyük çaresizlik değil mi?
Ben, hayatım boyunca yaralarımı kendim sarmak zorunda kaldım. Hep kalabalıktım, ama ne zaman ihtiyaç duysam insanlara yok olurlardı.. Bir dokunuş, yaramı soğutacak bir nefes arardım, bir teselli..
Direnmekten söz ediyorum. Hiç kimselere tek kelime bile etmeden, hissettiğin ve yaşadığın her şeyin üstünü örtüp sanki yokmuş gibi davranarak, birbiri ardına gelen günleri büyük bir olağanlıkla savuşturuşundan..
Bir yol, bir kaçış arıyorum nicedir.. Yüzün, şehrin en çıkmaz sokağını taşıyor kıvrımlarında.. Boşluklara asılı kalıyor yüreğim.. Boşluklar ruhumu yağmalıyor acımasıza..