Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gün Batarken

Bekir Büyükarkın

Gün Batarken Sözleri ve Alıntıları

Gün Batarken sözleri ve alıntılarını, Gün Batarken kitap alıntılarını, Gün Batarken en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
En iyisi unutmaktı. "Gel demesini bilen "Git" demesini de bilmeliydi. Zaman kimlerin yarasını iyileştirmemişti ki?
Sayfa 16 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
"Gel" demesini bilen "Git" demesini de bilmeliydi. Zaman kimlerin yarasını iyileştirmedi ki.
Reklam
Halbuki Mustafa Kemal, gittikçe büyüyordu. Sesi çok daha gürdü ve kaçan askere hiddetle soruyordu: "Düşmandan kaçılmayacağını bilmiyor musunuz?" "Cephanemiz kalmadı efendim..." "Cephaneniz yoksa süngünüz de mi yok?"
Sayfa 167 - Ötüken YayıneviKitabı okudu
"İnsanlar yalnızken bütün oluyordu. Yanında başkaları bulununca bu bütünlük parçalanıyordu. Yarıya bölünüyor, çeyrekleşiyor, belki de onda bire iniyordu. Öyleyse insanlar bütün olmaktan niçin korkarlardı? Kendilerini görmemek için mi, bütünlükleri yeterli olmadığından mı?''
Sayfa 129 - Ötüken YayıneviKitabı okudu
Binbaşının dediğine göre, İstanbul'a bir daha dönmeyeceğine söz verirsen seni hemen cepheye göndereceklermiş. Buna hemen razı ol. Cephedeki düşman kurşunları, şu kokuşmuş İstanbul'dan bin kat iyidir.
Sayfa 299 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Beraber Eşref'in çadırına döndüler. Üsteğmen bir kitap alıp okumaya çalıştı. Ragıp'ın ise kafasında "Ruslar'a saldırmışız" lâfı dolaşıyordu. Allahuekber Dağlarını hayalinde canlandırmaya çalışıyordu. Sonra kum tepeleri yerine karlar, bembeyaz gözün alabildiğine uzanan karlar ve bu karlara damlayan kıpkızıl, tertemiz Türk kanı... Kurşunlar vınlıyordu, toplar gürlüyordu, belki de giyecek elbisesi, çizmesi olmayan Türk askeri bu karlara bata çıka ilerlemeye çalışıyordu. Fırtına uğulduyor, tipi göz açtırmayacak kadar yüzleri kamçılıyordu. Orada korkunç bir soğuk, burada ise gittikçe şiddetini artıran bir sıcak vardı.
Sayfa 109 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Reklam
Feryatlar ve iniltiler duyuyordu; dövünenler vardı etrafında; "Rizeli de gitti! Keşanlı da rahmete kavuştu! Konyalı da gözlerini kapadı!" Ve bir an geldi ki çöl, eski sessizliğine, tabiatın aşıladığı sinsi sessizliğine kavuştu. Hiç bir şey olmamış gibi, kumların emdiği kan sadece bir boyaymış gibi, şurada bir daha gözlerini açmamacasına yatanlar anaların, eşlerin, sevgililerin bekledikleri değilmişçesine güneş kumlara çöktükçe çöktü.
Sayfa 100 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Anadolu'dan geçerken, harap köyler, ocağı sönmüş evler görmüşlerdi. Oralarda insanlar birbirinin içinde, yine de birbirinden uzaktı. Bakışlar donuk, ümitler sönüktü. Fakat Halep böyle miydi? Şu istasyonun önünde bile, görebildikleri kadarıyla bakımlı yollar, düzgün evler, tok insanlar vardı..
Sayfa 67 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
"Biz Rus`lardan da fazla kendi kendimizin düşmanıyız.''
Sayfa 31 - Ötüken YayıneviKitabı okudu
"Mehmetçik" kimdi? Şu yanık yüzlü delikanlı mı? Yoksa şu küçücük boyuyla arkadaşları arasında dolaşan Bursalı genç mi? Yada Erzurum'dan, Antep'ten, Maraş'tan, Samsun'dan, Kars'tan kopup gelmiş Temeller, Satı'lar, Rızık'lar mı? Ne bu, ne ötekisiydi. Mehmetçik bir dayanak, bir ümitti.
75 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.