Ali, engelli ve tekerlekli sandalyeye tutsaktır. Bir gün ailesiyle hava almaya çıktıklarında onu görür, Asya. O an tutulur ona ve tanışmak için tüm koşulları zorlar. Sonunda tanışır ancak ailesi onun aşık olduğunu anlayınca vazgeçirmeye çalışırlar. Ali vazgeçmez ancak bir türlü de açılamaz. Gel süre git süre Asya'nın erkek arkadaşı vardır. Buna rağmen onunla arkadaş olarak bile kalmaya razıdır. Ancak işler git gide rayından çıkmaya başlar.
Bir gün sesi de gider Ali'nin. Asya çok üzülür. Ancak Ali'yi hiçbir güç Asya'dan ayırmaya yetmez. Bunalımlar, yanlış anlamalar, çığlıklar, kavga dövüş eksik olmaz. Sonra işler yine değişir ve bambaşka bir aşk öyküsüne bürünür. Yine zorluklar, terslikler üst üste gelir. Ama vazgeçmeyenlerin öyküsüdür bu. Öyle kolay kolay bitmeyecektir. İki kişi birbirini severse mucizeler de olmaya başlar. "Dilimin kilidi oydu, anahtarı da o oldu." der Ali bir gün. Peki kitli kalan yanları? Mühürlü yüreği? Ve sonunda gün batımı yeryüzünün öteki yüzüne göçerken bu karanlık yüzündeki iki cana ne olur dersiniz?
Merak edenleri okumaya çağırıyoruz.
