...Huzurevine kapatılmıştı. Arada bir kaçıp gidiyordu, bir deri bir kemik, soğuktan yarı ölü bir halde geri getiriyorlardı onu. Yukarıda, odasında, çizim üstüne çizim yığıyordu; biçimsiz siyah varlıkları, titreşip duran koca sakatları temsil eden muazzam bir krokiler kümesi. Uzun kır yürüyüşleriyle yorgun bedeni de öyle zayıftı ki yanakları boşalıp içeri çökmüştü; hiç dişi kalmamıştı. 1937'ye doğru, sonunda ellerini deforme eden eklem iltihabı yüzünden resim çizmek için fırça ya da kalem tutamaz hale gelip bir de neredeyse kör olunca parmaklarını mürekkebe batırarak resim yapmaya başlamıştı. Hemen hemen yetmiş yaşındaydı. En güzel eserlerini o sırada yaptı...
Tuhaftır, en inanmış tiranlar, nezaket kurallarına sonuna kadar belli belirsiz bir saygı gösterirler, bütün teamülleri açıkça tepetaklak ettikleri halde usule aykırı davranmadıkları izlenimi vermek isterler sanki.