" Düşünüyorum da, belki her şey daha iyi olurdu, Yüce Tanrı bizi -ne bileyim- bitkimsi bir şey olarak yaratsaydı. Yani toprağa sıkı sıkı gömülmüş olarak. "
Farklı bir kitap, farklı bir karakter bambaşka duygular. Oldukça " kibar " bir üslûpla yazılmış. Etkileyici ve anında sizi içine alan bir anlatım tarzı var yazarın. Ve bunun içindir ki 2017 Nobel Edebiyat Ödülü almış ve oldukça hakkını vermiş bir kitap.
İşine aşk ile bağlı bir başuşak. İşini her şeyden üstün tutan, en büyük tutkusu, kendisine verilen görevi eksiksiz yerine getirmek olan Stevens 'ın hikâyesi.
Ama ne hikâye !.. Hayal kırıkları, kaçırılmış fırsatlar ve en acısı bunların farkına bile varamamış olmak...I. Dünya Savaşı ve II. Dünya Savaşı arasında dünya gündemine oldukça değiniyor yazar.( Ama itiraf etmeliyim ki bu bölümler sıkıcıydı.)
Veeee benim için bir kitapta olmazsa olmaz " Aşk "... Hiçbir zaman itiraf edilememiş, hiç dile getirilememiş bile olsa aşk.. Kırık bir aşk hikâyesinden daha fazlası belkide..
Ishiguro " Ne de olsa, zamanı geriye döndüremezsiniz artık, insan oturup böyle olmasaydı nasıl olurdu diye ömür boyu kafa yoramaz." dedi..
Amma Velakin tüm hayatını " Kusursuz hizmete " adayan Stevens, hikâyenin alt metninde;
" Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler, şimdi bana seninle bir ömür vaad etseler, ben yine vazifemi yapar, yine hayatı kaçırmayı göze alırdım, " diyor ;) ;)
Siz siz olun bi' Stevens olmayın...Tutun hayatı sıkı sıkı bırakmayın, anı yaşayın, yaşatın...