Güneş Hırsızları, tıpkı arka kapak yazısındaki gibi “12 istasyonlu bir arama kurtarma yolculuğu”. Kitapta 12 birbirinden güzel ve heyecanlı hikaye bulunuyor. Ray Bradbury’nin Resimli Adam’ı gibi hepsinin farklı farklı birer teması var.
Biraz bölümlerin içeriğinden söz edeyim; Kitabın ilk 6 hikayesi biraz hayal gücü ve doğaüstü ögeler içeriyor ancak sonraki bölümlerde kitap biraz karanlıklaşıyor. Bu bölümlerde görünmeyen varlıklar, uzaylılar, marslılar ne ararsanız var.
Rüyalarınızı, yediğiniz ve içtiğiniz şeylere göre şekillendirdiğinizi düşünün, ya da düşünmeyin çünkü kitapta böyle harika bir bölüm var. Beyazperde’nin ardına geçmek ne kadar mümkün? Peki sevgililer öpüşürken neden gözlerini kapatırlar? Bir insanın melekten şeytana terfi edişine şahit olmak istemez misiniz? Bir senaristin ilham perilerinin satın aldığı evi ele geçirmesi ve onu senaryo yazmak üzere eve hapsettiğini düşünün, Galip de Öner’i siz de seveceksiniz. Camgöz ve Duman’ın yollarının nasıl kesiştiğine şaşıracaksınız. Ben bu bölümlere bayıldım... Ayrıca uzaylıların dünyaya Ziga dinini getirip insanları birbirlerine düşürmesi ve bunun mevcut durumla birbirine inanılmaz derecede benziyor oluşuna ne demeli? Son olarak o pizza suratlı yaratıklar bizim güzel güneşimizi nasıl çalarlar, onlara gününü göstermeliydik, Renol da bunun için bir fedakarlık yaptı, ne mi yaptı, e onu da okuyunca görürsünüz.