"Cesaretten söz edilmesi Jim'i utandırmıştı. Savaşın cesaretle hiçbir ilintisi yoktu, iki yıl önce, daha küçükken, hayatın güçlüklerini göğüslemek için gösterilen çabanın bir bölümü olarak kimin daha cesur olduğunu belirlemek oldukça önemli görünüyordu. Tabii ki Japonlar en üstte, Çinliler en altta, İngilizler de ortalarda bir yerdeydiler. Ama Jim gökyüzünü silip süpüren Amerikan uçaklarını düşündü. Japonlar ne denli cesur davranmış olsalar bile, bu güzel ve rahat makineleri durduramamışlardı."
"Her hava saldırısından sonra şok veya aşırı yorgunluktan ötürü mutlaka birkaç kişi ölüyordu. Savaşın sona ermek üzere olması, bazılarını ruhlarını teslim etmeye itiyordu. Fakat hala hayatta kalmaya hevesli olanlar için herhangi bir ölüm olayı iyi bir haber oluyordu. Jim içinse böyle bir haberin tüm anlamı ya eski bir kemer veya bir çift askı, bir mürekkepli kalem ve bir kez de mucizevi bir biçimde diğer her şey ile birlikte Basie'ye vermeden önce, üç gün boyunca kullandığı kol saatiydi."
"Halka açık idamlar, sıralarla çevrilmiş ve tahta tabanı aşınmış tik ağacından yapılma idam sehpalarının bulunduğu minyatür stadyumda yapılırdı ve daima düşünceli bir izleyici kitlesinin ilgisini çekerdi. Jim, Çinlilerin şans eseri hayatla olduklarını kendilerine hatırlatmak için, bu ölüm manzarasından zevk aldıklarına karar vermişti. Yine aynı nedenle dünyayı bir şey sanmanın saçmalığını kendilerine hatırlatmak için acımasız olmaktan hoşlanıyorlardı."