Ada’nın bir yerinde, Tepeköy’deki evde genç bir kadın, onun gidişinden sonra her gece gün ağarana dek camın önünde oturup karanlığı seyredecekti. İskemlesine ilişip şalına sıkıca sarınacak; birlikte geçirdikleri her anı defalarca hatırlayacak; geceye onun adını fısıldayarak öne arkaya sallanarak yüreğinde sessiz ağıtlar yakacaktı. Her sallanışında, oturduğu iskemlenin bacakları gıcırdayacak; her gıcırtı bir inlemeye, bir yakarışa dönüşecekti. Onu hiçbir zaman unutmayacak; hep mektuplar, şiirler yazıp yollayacak; hep döneceği günü bekleyecekti.
yine zamanın imbiğinden süzülmekte yağmur
yine paletimde her tondan siyah
yelkenler ıslak
güneş kapkaranlık
işte yine Ada poyrazıyla geldin
ey yalnızlık
Feride Özmat